Türkiye, 13 yıldır unuttuğu koalisyon formüllerini 7 Haziran sonrası yeniden konuşmaya başlayınca, biz de 1994-2002 arasındaki Ankara gazeteciliğimizdeki anılarımızı tazeledik. Partiler arası taktik savaşları, Genel Başkanların açıklamaları ve bir yandan da kurmayların gizli yürüttükleri diplomasi ve de bu süreçte yaşananlar. Gazeteciler açısından bol haberli, çok kulisli bereketli bir dönem ama tabii Türkiye'nin bu sürede ekonomi başta olmak üzere istikrarında meydana gelen ve gelebilecek olan kırılmalara da dikkat çekmeyi unutmayalım. Dünü dünde bırakıp, bugünü ve yarını konuşmak gerekirse de; seçimin mesajlarını okurken, yeni hükümet formüllerinin izini de birkaç gündür Ankara kulislerinde yaptığım görüşmeler üzerinden sürmeye çalışıyorum.
***
Sözü fazla eğip bükmeden meseleye gireyim;
AK Parti'siz bir hükümet formülü şu aşamada pek görünmüyor. Hangi formülasyon olursa olsun AK Parti'nin olmadığı bir hükümet en zayıf formül. Hükümet içinde veya dışında olsun AK Parti'nin oyun kurucu olacağını daha önceki yazılarımda kayıtlara geçirmiştim. Seçmenin, en yakın rakibine yüzde 16 fark vererek açık ara birinci parti çıkardığı AK Parti, 13 yıllık iktidar serüveninde gerçekleştirdiği reformlarla da vatandaşın en güvendiği parti olduğunu gösterdi.
AK Parti'nin, seçim şartıyla kurması muhtemel azınlık hükümetinden tutun da CHP, MHP veya HDP ile kuracağı koalisyon hükümetleri Ankara kulislerinin en çok konuşulan ve hatta iş dünyasının da en fazla tercih ettiği söylenen formülleri.
***
Yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenimde AK Parti dışındaki partilerin yapacağı koalisyon modelleri hiç mi konuşulmuyor? Elbette hayır. Keza; seçim sürecinde meydanlarda bu 3 parti, aralarında AK Parti'siz bir koalisyon hükümetine hazır olduklarını dolaylı olarak ifade etmişlerdi.
Dün, Başbakan Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a istifasını sunmasıyla yeni dönemin ilk etabı başladı. Şimdi; YSK'nın kesin milletvekili listesini Resmi Gazetede yayımlaması ve Meclis'teki yemin töreninin ardından Cumhurbaşkanı'nın hükümeti kurma görevlendirmesi vermesiyle başlayacak 45 günlük Anayasal süreç var. Bu sürecin başından sonuna dek taktik savaşlarına hazır olun derim ben. Ama, herkesin unutmaması gereken tek bir şey var; Partilerin çıkarından çok Türkiye'nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milletinin çıkarını düşünmek ve bu sorumlulukta davranmak gerekiyor...
HDP SÖZÜNÜ TUTMALI
Seçimler sonrasında Eş Başkan Selahattin Demirtaş'ın çağrısına rağmen Kordon'da önceki akşam yapılan ve yer yer taşkınlıklar gözlenen HDP kutlaması, İzmirlileri ve Kordon'da oturanları tedirgin etti. Dün ve bugün bizim de 1. Sayfadan verdiğimiz fotoğraflı haberlerimizde bu tedirginlikleri okudunuz, gördünüz. Ege'de ve İzmir'de seçim sürecinde, Doğu'daki söylem ve eylemlerinden çok farklı bir seçim propagandası yürüten HDP, daha ilk günden bu sözüyle ilgili soru işaretleri yarattı. Üstüne üstlük dün Diyarbakır'da yaşanan ve 4 ölümle sonuçlanan silahlı saldırı bütün bunlara tuz biber oldu. Hani derler ya; Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun...