Şebnem Bursalı

SÖZ YENİDEN MİLLETİN

7 Haziran seçimleri analiz edilirken Tayyip Erdoğan karşıtlığının getirdiği nokta; akıl tutulmasını da rasyonellikten hayli uzaklaşmayı da beraberinde getirdi malum çevrelerce. Ve, ciddi bir algı yönetimi zorlamasıyla, kısmen başarılı olundu. Ama; kısa vadeli.
Neydi bu akıl tutulması; yüzde 41 oy almış ve açık ara seçimlerden birinci çıkmış bir partinin (AK Parti), seçimin mağlubu gibi sunulmaya çalışılmasıydı. Seçimden sonuncu çıkmış bir partinin de (HDP), seçimin sanki tek kazananı gibi sunulmaya çalışılmasıydı. Bir önceki seçime göre oylarını düşürmüş bir partinin (CHP) sanki hükümetin büyük ortağı olmaya hazırlandığı da, algı yönetimindeki zorlamanın son ayağı idi.
Neyse ki; orta vadede bu karşıtlığın medya gücünün zorladığı bu yalan rüzgarının doğru olmadığı, rasyonel veriler ve nihayetinde ciddi analistler tarafından doğru algılanır şekliyle ortaya çıktı.
Hükümeti kurma görevi verildiği günden bu yana tam 35 gündür, AK Parti'nin (kendi tabanının bütün olumsuz görüşüne rağmen) halkın iradesine saygı doğrultusunda CHP başta olmak üzere tüm partilerle yaptığı görüşme ve turlar tüm şeffaflığıyla ortada. Son 10 güne girdiğimiz bugün itibarıyla CHP ile koalisyon ihtimalinin ortadan kalktığı, taraflarca ilan edildi. Ve; gözler, yine AK Parti'nin MHP'nin kapısını çalacağı an'a çevrildi. CHP ile görüşmelerin olumsuz sonuçlanması halinde, MHP ile tekrar görüşüleceği önceden ilan edilmiş ve gelinen nokta kesinlikle bir sürpriz gelişme değil. Öncelikle bunu kayıtlara geçirelim. Durum tespitinin ardından, gelelim kulislerde neler olacağıyla ilgili son duruma:
***
Bugün itibarıyla kesin olan tek bir şey var; Seçim..
İsmine ister erken seçim deyin, ister yeniden seçim deyin; uygun olan en kısa sürede seçim yapılacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Meclis Başkanı ile yapacağı istişare seçimin belirleyici görüşmesi olacak. Pek tabii; diğer tüm partilerin genel başkanları ve yetkili kurulları da bu sürece dahil edilecek. 7 Haziran seçimleri sonrasında koalisyon ihtimallerinin en yüksek görüldüğü günlerde bile; seçim yapılacak diyen ve yazan bir gazeteci olarak görüşümüz hiçbir zaman değişmedi ve nitekim bunun gerçekleşmesine artık aylar kaldı diyebiliriz.
Şu dakikadan sonra MHP veya CHP ile çok kısa süreli koalisyon hükümeti de kurulsa (Siyasette 24 saatin bile çok uzun olduğunu defalarca yaşamış bir gazeteci olarak söylemeliyim ki ne CHP'li ne de MHP'li AK Parti koalisyon ihtimali kesinlikle yüzde sıfır değildir, az da olsa ihtimal dahilindedir), AK Parti azınlık hükümeti de kurulsa, Ekim-Kasım gibi seçim yapılacağını söylemek ve her tür hesabı bu tarihe göre yapmak akılcı olur.
ERDOĞAN'IN LİDERLİĞİNİ TARTIŞMAYIN ARTIK
Boşa vakit kaybedildi diyenler ya ön yargılıdır ya da milli iradeye saygısı olmayanlardır. Şöyle ki; bu süre içinde, seçim meydanlarında birbirlerine demediğini bırakmayan partiler, saatlerce biraraya gelerek samimi olarak uzlaşmaya çalıştığı gibi, yaptıkları açıklamalarla birbirleriyle ilgili son derece nazik ifadeler kullanmaya özen gösterdiler. Bunun, bundan sonraki siyaset sürecinde mutlaka devamı ve etkisi olacaktır.
Ve, bu süre içinde ortaya çıkan bir başka 2 kazanım daha oldu:
1- Devletin gücü ve devamlılığı (alınan kararlarda hiçbir boşluk olmamasıyla) bir kez daha görüldü.
2- Demokrasinin işlediği görüldü.
İşte sırf bu yüzden bile; geçmişte ve bugün hala felaket tellallığı yapmaya çalışanlara inanmamanız için olağanüstü olumlu bir süreç daha yaşadık. Bu süre içindeki olumsuz tek şey; terör olayları ve şehitlerimiz elbette. Ama; gerektiğinde sınır ötesi harekat dahil her tür kararı en kısa sürede alıp uygulamaya muktedir hükümet ve asker ve polisimiz olduğunu gördük. Ama; ne ekonomide ciddi kaymalar oldu ne de dev yatırımlarda ve ticarette tedirginlik yaşanmadı. Karamsarlık senaryolarının arkasına sığınmaya çalışanlar da ağızlarının payını en güzel şekilde aldılar. Son olarak; bir türlü kabullenemedikleri, kabullenmekte zorlandıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu devletin Başkanı olduğunu kabullenseler artık iyi olacak. Bu halkın Yüzde 52'sinin oyunu alarak seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve çizdiği vizyonun karşılığı olduğu ortada. Siz isteseniz de istemeseniz de bu böyle.

BU SATIŞ EN BÜYÜK TOKAT

Söz felaket tellallarından açılmışken en güzel cevap dün, Socar Türkiye'den geldi. Dün yapılan açıklamaya göre; Socar Türkiye Holding'in yüzde 13 hissesi, Goldman Sachs ve JP Morgan'a satıldı. Bu satış yoluyla da Türkiye ekonomisine 1.3 milyar dolar sermaye girmiş oldu. Türkiye tarihinin reel sektör olarak en büyük sermaye hareketi, 14 Temmuz 2015 itibarıyla gerçekleşti yani. Socar Türkiye'nin Başkanı Kenan Yavuz ve arkadaşlarını kutluyoruz. Ama, bu başarı elbette çok başka bir anlam daha taşıyor: Türkiye'de fena şeyler oluyor, hükümet boşluğu, iktidar eksikliği var diyen tellallara en güzel cevap, en büyük tokat da atılmış oldu böylelikle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.