Bir an durun ve düşünün lütfen. Son 21 günde neler oldu? İktidar partisinin Genel Başkanı ve Başbakan, bu görevlerinden ayrılacağını ilan etti. Bu açıklamadan sadece 12 gün sonra Olağanüstü Kongre yapıldı. Bu süreçte kongrede kimin aday olacağı ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yeni Başbakan'ının kim olacağı belli oldu. Pazar günü kongre hiç sorunsuz gerçekleşti. Aynı gece hükümeti kurma görevi Cumhurbaşkanı tarafından yeni Genel Başkan Binali Yıldırım'a verildi. Görevlendirmeden 36 saat geçmeden yeni kabine onaylandı. Bu onaydan sadece 3 buçuk saat sonra hükümet programı Meclis Genel Kurulu'nda okundu ve bu hafta sonu da güvenoylaması yapılıp resmen göreve başlayacak 65. Hükümet.
Birkaç cümleyle burada özetlediğim olayın aslında ne kadar büyük bir siyasi süreç olduğunu bilmem anlatabildim mi? Türkiye'nin direksiyonunda bulunan ve tek başına hükümet olan partinin Genel Başkanı ve Başbakan bu kadar kısa sürede hem de hiç sorunsuz değişiyor. Bu süreçte ne ekonomide ne ülkenin hiçbir dinamiğinde deyim yerindeyse "sıfır sorun" yaşanıyor ve işler tıkır tıkır yürüyor. Oysa, diğer muhalefet partilerinde bu sürecin yaşandığını bir düşünün, ne kıyametler kopar, Türkiye'de ne fırtınalar çıkardı!
Konumuza tekrar dönecek olursak; 21 gün içinde Türk siyasi hayatında sadece isimler, görevler, portreler değişmiyor. Bu süreç aynı zamanda sistem değişikliğini de zorluyor, zorunlu kılıyor. Belki daha doğru bir deyişle; siyasi trafikteki bu hızın gerçek sebebi; Sistem değişikliği talebinin bu denli güçlü olmasından...
EGE'NİN AĞABEYLERİ ZEYBEKCİ-EROĞLU
Gelelim yeni kabine listesinin ne anlattığına? Kabinenin başı ve Başbakanın İzmir milletvekili olması zaten başlı başına şansımız. Bunun yanı sıra 2 güçlü ve deneyimli isim; Denizli'den Nihat Zeybekci'nin Ekonomi Bakanlığı'na ve Afyon'dan da Veysel Eroğlu'nun Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na tekrar getirilmesi Ege Bölgesi için yine önemli bir şanstır. Kendi alanında kırılması zor bir rekora imza atan Bakan Eroğlu, 7 Haziran seçimlerinde aday olduğu İzmir ile birlikte hem yapısı gereği hem de bakanlığına bağlı birimler itibarıyla bütün Ege'nin en kapsayıcı bakanlarından biri. Keza; bundan önceki bakanlığı döneminde olduğu gibi, bakan olmadığı dönemde de Aydın başta olmak üzere İzmir ve Ege'nin ağabeyliğini devam ettiren Zeybekci, kabinedeki yeni göreviyle birlikte bu kapsayıcılığını daha kuvvetli yürütebilecek. Ege Bölgesi'nde ihracatın bu denli önemli olduğu düşünüldüğünde Zeybekci, yeni dönemde Ege iş dünyasına en ciddi liderlik ve işbirliği yapacak isim olarak çok önemli bir rol de yüklemiş oluyor.
Söz Ege'den açılınca sadece yeni kabine değil, yeni MYK da açıklandı dün ve İzmir'de sadece AK Parti'nin değil siyasetin de duayen ismi Nükhet Hotar, Ar-Ge'den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak parti yönetimindeki yerini aldı. Başbakan ile birlikte en yakın çalışma arkadaşları arasında yer alacak olan Nükhet Hotar, İzmir siyasetinin de en güçlü sesi olacak.
BİRLİK-BERABERLİK VURGUSU
Peki yeni kabinenin siyasi okunurluğu için ne denilebilir? Mehmet Şimşek ile Lütfi Elvan gibi bir önceki kabinede yer aldığı halde yeni kabinede olmamasına kesin gözüyle bakılan isimlerin de olmasının çok güçlü ve önemli bir mesajı var: Eski Başbakan Davutoğlu'na en yakın 2 ismin Binali Yıldırım Başkanlığındaki 65. Hükümette de yer alması ile hem parti ve teşkilat içi hem de dışarıya dönük mesajları vardır. Beklentilerin tam aksine; güçlü bir birlik-beraberlik ve özgüven vurgusudur bunun anlamı. AK Parti'nin en başından bu yana varoluş sebeplerinden olan sadece halka dayalı sağlam bir parti olmasının ifadesidir aynı zamanda.
MUHALEFET BUNU İYİ OKUSUN..
Bana göre; 65. Hükümetin muhalefet partilerine dönük bir mesajı da var ki; bence bu mesajı çok doğru algılamalılar. Halkla değil, halka rağmen siyaset yapmanın sonucunu, her seçimde sandıkta azalan oy oranlarıyla gören muhalefet partileri yeni kabineye dikkatle baksınlar. Bir siyasi mühendislik ustalığı olan ama temsil kabiliyeti de bu kadar yüksek olan bir kabine aynı zamanda; müthiş bir seçim hükümetidir. Ne alaka diyecek olursanız hemen söyleyeyim: Halkın çok büyük oranda istediği ve hatta zorladığı sistem değişikliği ve başkanlık sistemine karşı sadece AK Parti'nin cevap vermesi ve muhalefet partilerinin direnmesi durumunda halk inanın erken seçimi zorlayacaktır.
Ve iddiayla söylüyorum ki; halkın zorlamasıyla erken seçim sandığının gelmesi durumunda muhalefet partileri çok büyük bir bozguna uğrayacak, AK Parti'ye tek başına Anayasayı değiştirebileceği milletvekili sayısını verecektir. Böylesine zor bir değişim sürecini bu kadar ustalıkla ve sancısız yöneten AK Parti için bu kabine (muhalefetin halka ve halkın taleplerine direnmesi durumunda) mükemmel bir seçim kabinesidir aynı zamanda. Ve bunun gerçekleşmesi durumunda da yüzde 100 zararlı çıkacak olan da yine muhalefetin kendisidir. Bizden söylemesi...
