Başbakan olmaya hazırlanan Binali Yıldırım için kullandığım 'Sakin Güç' deyişi, sizlerden çok büyük onay ve beğeni aldı. Gerçekten de 2002 yılından bu yana aktif siyasetin içinde bakan olarak icraatlarıyla konuşmayı tercih eden Yıldırım'ı biraz tanıyan herkes bu tanımlamanın ne kadar doğru olduğunu bilir. Yarın yapılacak AK Parti Kongresi ile AK Parti'nin 3. Genel Başkanı, 65. Hükümet'in 27. Başbakanı olmaya da hazırlanan Yıldırım'ın İzmir ve Ege'ye uzun bir aradan sonra tekrar Başbakanlığı kazandırması da ayrı bir kazanım aslında bizler için. Aslında; teşbihte hata olmaz, nükteli bir sonuç da bu aynı zamanda; 1 Kasım seçimlerinde İzmir milletvekili adayı olan ana muhalefetin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, seçim meydanlarında "İzmir'den Başbakan çıkacak" diyerek propaganda yapmıştı. Ama gelin görün ki CHP'nin bu vaadini gerçekleştirmek de AK Parti'ye nasip oldu. Binali Yıldırım ile birlikte İzmir'e Başbakanlığı kazandıran parti de AK Parti oldu!
Ben; Yıldırım'ın seçilmesiyle birlikte İzmir ve Ege siyasetinin uzun süredir eksik kalan bir yanının da tamamlanacağını düşünenlerdenim. Türk siyaseti uzun süredir Ankara ve İstanbul ağırlıklı yürütülürken, odak noktası bir anlamda İzmir'e ve Ege'ye de kayacak. Bunun bölgedeki her tür icraat ve kurum için hayli olumlu sonuçlar doğuracağı da kesin.
SİYASETİN ODAK NOKTASI EGE OLACAK
Bu durumun etkileneceği bir başka nokta da; İzmir'deki ve Ege'deki CHP'li belediyeler olacak. Çünkü; CHP'nin klasik Atatürkçülük ve Cumhuriyet odaklı ama hizmet üretmekten hayli uzak siyaset döneminin hizmet üretmeyi de artık zorunlu kılacak hale gelmesine sebep olacağını düşünenlerdenim. Keza; bu durumdan en fazla etkilenecek kişi ve kurum da İzmir Büyükşehir Belediyesi olacak. Bu zorlama İzmirlileri memnun edecek ama başta Kocaoğlu olmak üzere diğer başkanları ne kadar memnun edecek izleyip göreceğiz..
Keza; Yıldırım'ın Başbakanlığı, açıldığından bu yana pek aktif olmayan Başbakanlık Çalışma Ofisi'nin daha aktif çalışmasına da sebep olacaktır.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olmaya hazırlanan Binali Yıldırım'ın icra yönüyle öne çıkan siyaset yaşamında söylemeden geçemeyeceğim bir diğer yanı da; Milli yönüdür. Dev ihalelerde önceliği Türk şirketlerine ve konsorsiyuma verme noktasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte en hassas isim olduğuyla ilgili kimsenin bir tereddütü yok. Milli gemi, milli uydu gibi konulardaki tutumlar hala hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Gelelim; yarın yapılacak kongreye. Yeni dönemde İzmir ve Ege'den hem parti yönetiminde hem kabinede temsil edilecek isimlerde artış beklentisi hakim. Yeni dönemin en belirgin şifresinin 'Sistemin inşası' olduğunu söylemiştik dün. Bu inşa sırasındaki en önemli süreç; Anayasal dönüşümün ekonomik ve sosyal dönüşümle uyum içinde yapılmasıdır. 2023 hedeflerine kilitlenmiş bir Türkiye için bu şarttır.
Ve; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bu hedefe taşıyacak kadroların yeni dönemde uyum ve inanç içinde çalışması kaçınılmaz olmalıdır...