YALANIN BU KADARI DA OLMAZ...
Tarihi referanduma artık bir gün kaldı, son düzlükteyiz.
Bugüne kadar anlatılan, yazılan ve konuşulanlar kararı net olanlar için değil ama henüz kararını verememiş 'kararsızlar' için çok kıymetli oldu.
Getirilmek istenilen Anayasa paketinde neyi oylayacağımızı her iki taraf ta kendi açısından anlattı.
Birebir ve yüzyüze anlatım kadar doğru ve düzgün anlatım da etkili oldu.
Ancak... Bu süreçte özellikle CHP liderinin pakette olmayan düzenlemeleri sanki varmış gibi gösterdiği kampanyayı anlamak, anlayabilmek mümkün olmadı.
Önceki gün İzmir'de STK'lar ve işadamları ile buluşmasında yaptığı konuşmada yine bir skandala imza attı Kılıçdaroğlu.
Cumhurbaşkanının bugünkü mevcut parlamenter sistemde TBMM'de 276 milletvekilinin oyuyla Yüce Divanda yargılanabileceğini, ancak yeni sistemde Cumhurbaşkanını yargı önüne çıkarmak için 400 vekilin oyuna ihtiyaç duyulduğunu söyledi!
Şimdi lütfen bu satırlarımı dikkatli okuyun sevgili okurlar.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerinde tek bir doğru var o da; Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının, parlamentoda milletvekillerinin 400'ünün oy vermesi halinde yargılanabileceği.
Geri kalan bütün sözleri çöpe atın, çünkü doğru değil. Bakınız ben size doğrusunu anlatayım...
Mevcut parlamenter sistemde ve Anayasa'nın 105.maddesinin 3.fıkrasına göre Cumhurbaşkanı, 550 milletvekilinin 4'te 3'ünün yani '413' kişinin oyuyla Yüce Divan'a yollanabilir.
Diyelim ki bu sayı bulundu. Cumhurbaşkanı sadece 'vatana ihanet' suçundan yargılanabilir.
Türk Ceza Kanunu'nda 'vatana ihanet' diye bir suç ve bu suça verilen bir ceza olmadığını da hatırlatalım.
Yani mevcut sistemde Cumhurbaşkanı Yüce Divan'da yargı önüne çıksa da, hiçbir şekilde kendisinden hesap sorulamaz...
Oysa; getirilmek istenilen Anayasa değişikliğinde milletvekili sayısı 600'e çıkarılıyor ve parlamentonun 3'te 2'sinin yani '400'ünün oyuyla Cumhurbaşkanı yargılanabiliyor.
Ve sadece vatana ihanetten değil, aldığı her karar ve eylem için hem yargıya hem de Meclis'e hesap verir hale getiriliyor.
Yani; eskiden sınırsız yetkili ama aynı zamanda sınırsız sorumsuz olan Cumhurbaşkanı hem yetkili hem sorumlu hale getiriliyor.
Ama, CHP lideri hem bu konuyu çarpıtmaktan hem de rakam oyunları yaparak yalan söylemekten çekinmiyor.
Siyasette çarpıtmayı anlarım, abartmayı da anlarım da yalanın bu kadarına artık PES...
EGE'NİN EFE KENTLERİ ŞAŞIRTACAK
Sabah Gazetesi Yazarlar Kulübü olarak bu hafta İzmir ve Aydın'daydık.
Benim de konuşmacı olduğum panellerin konusu referandumdu.
Diğer panelistlerden farklı olarak ben her iki şehirde misafir değil evsahibi idim, evimdeydim.
Ve her iki şehirde bizleri dinlemeye gelen çok kıymetli izleyenlerimiz sadece pasif olarak dinlemediler, hem fikirleri, hem sorularıyla bizleri aydınlattılar, ufkumuzu açtılar.
Her iki panelde de şunu gördüm ki;
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ne olduğunu gayet iyi anlamış İzmir ve Aydınlılar.
Ve tereddütte kaldıkları bir nokta var ise bunun cevabını almayı talep ediyor ve ondan sonra da açık yüreklilikle değişikliği desteklediklerini hiçbir komplekse kapılmaksızın ifade ediyorlar.
Her zaman demokrasinin kalesi olmuş, bu ülke için fedakarca çalıştığına inandığı her kişi ve kurumu tereddütsüz desteklemeyi görev bilmiş olan Efe kentlerim İzmir ve Aydın'da bütün çarpıtmalara rağmen hayli güçlü bir 'evet' çıkacağına olan inancım tam.
Bugüne kadar sayısız kriz ve darbe üreten ve artık 'Büyük Türkiye'yi taşıyamadığı görülen, kendi içinde ürettiği kamusal ve kurumsal vesayetler eliyle milletin egemenliğini esir alan mevcut sistemi değiştirmek istiyor Egeliler.
Onun yerine güçlü ve hiçbir ortaklığa izin vermeyecek, gerçek millet egemenliğinin kurumsallaşması anlamına gelen sistem değişikliğine güçlü bir destek vermeye hazırlanıyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.