Artık 3 haftadan az bir süre kalınca hayatımızın önemli bölümü referanduma endeksli ve 17 Nisan sabahına nasıl bir Türkiye ile uyanacağımıza karar vereceğimiz hayati bir karar vereceğiz. Siyasi ve ekonomik istikrarı daha güçlendirilmiş, hızlı ve etkin karar mekanizmalarına sahip yönetimlerin olacağı, güçlü liderlerin çıkarılacağı bir Türkiye'ye mi uyanacağız, yoksa son 15 yıllık tek partili hükümet dönemini saymazsak, her 1 buçuk yılda bir hükümetlerin değiştiği, 14 büyük ekonomik krizin yaşandığı, artık tıkanan bir siyasi sistemin devamına mı uyanacağız?
18 maddelik Anayasa paketi aslında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini genel olarak getiriyor ama pakete karşı olanların öne çıkardığı en önemli konu; tek adamlık üzerinde yoğunlaşıyor. Bu argümanı öne sürenlere her şeyden önce şunu sormak lazım; Seçmen hüviyetini kazanmış aklı başında topluluğun yüzde 90'ının gittiği & gideceği sandıkta yarıdan fazlanın oyunu alan bir kişi nasıl tek adam olur? Milyonlarca insanın, kendisine zulmedebilme ihtimali olduğunu düşündüğü bir kişiye bile-isteye oy verebileceğini nasıl düşünürsünüz? Kaldı ki;
18 maddelik söz konusu Anayasa Paketi'nin hangi maddesinde 'Tek Adam'lığa iten, zorlayan veya bu hakkı veren bir madde var, somut bir ifadeyle bunu söyleyebilir misiniz? Başka bir şey daha söyleyeyim ki; meclis, bundan önce olmayan bir yetki ile cumhurbaşkanını hem denetleme hem onun cumhurbaşkanlığının sona ermesine kadar giden yetkiye sahip olacak.
TBMM'de yarıdan 1 fazla (301) oy ile cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılması istenilebiliyor, 400 oy ile Yüce Divan'a gönderilebiliyor.
Bağımsız yargı iddiaları ve suçlamaları yerinde görür ve ceza verir ise cumhurbaşkanlığı düşüyor ve hapse gidiyor.
YALANLAR VE GERÇEKLER
Yeni sistemle seçilecek cumhurbaşkanı için 'Sınırsız yetkili, sınırsız sorumsuz' iddiasını ortaya atanlar kocaman bir yalan söylüyorlar. Bakınız; mevcut parlamenter sisteme göre ki; darbeden hemen sonra yapılan 82 Anayasası, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve Evren ile birlikte darbeyi yapan kuvvet komutanlarının korunmasını amaçladığı için; mevcut Cumhurbaşkanının yaptığı hiçbir işlem ve aldığı hiçbir karardan SORUMLU OLMAMASINI getiriyor. Yani, asıl SINIRSIZ SORUMSUZ CUMHURBAŞKANI, mevcut parlamenter sistemde var. Ve mevcut sisteme göre cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında hiçbir şekilde yargılanamıyor.
Ama referandum ile getirilmesi önerilen sisteme göre; seçilecek cumhurbaşkanının aldığı kararlarla ilgili yargılanabilmesinin önü açılıyor.
Yine deniliyor ki; cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi geliyor ve her konuda istediği gibi yasal düzenleme yapabilecek.
Bu da bu kampanya döneminin en büyük yalan ve çarpıtmalarından. Referandum ile getirilmesi önerilen sisteme göre evet cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi getiriliyor.
Ancak; cumhurbaşkanı, kanunla düzenlenmiş konularda kararname çıkaramaz. Eğer TBMM, cumhurbaşkanı ile aynı konuda bir kanun çıkarır ise; cumhurbaşkanının daha önce çıkardığı kararname hükümsüzgeçersiz olacak. Ayrıca; Cumhurbaşkanının çıkaracağı tüm kararnameler, yeni sistem ile yargı denetimine açık hale gelecek.
Özetle; 16 Nisan'da sandık başına giderken doğruları doğru şekilde bilip ona göre oy vermemiz lazım. Konuyu çarpıtarak hatta halkın gözlerinin içine baka baka yalan söyleyerek yapılan propaganda sürecini anlamak mümkün değil. Sistemin değil, rejimin değiştiğini söyleyecek kadar ileri giden 'Hayır'cı bir gruba diyeceğim son söz; Evet; 16 Nisan'da bir değişiklik olacak rejim ile ilgili ama sizin dediğiniz gibi olmayacak; 16 Nisan'da rejimin sahibi değişecek. Vesayet odaklarının tamamen sistem dışına çıkarılacağı ve rejimin gerçek sahibinin sadece millet olacağı yeni bir dönem gelecek...
