ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Günler, aylar, yıllar tek tek sayıldı.. Ve; beklenen vuslat dün nihayet gerçekleşti.
Hem de bu vuslatın, Erdoğan siyasetinin temeli olan millet eliyle yapılması, referandumda milletin verdiği vize ve Anayasal engelin kalkmasıyla gerçekleşmesi daha da anlamlı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden AK Parti'ye katılım törenini başından sonuna dek izleyen ve her tür detayı titizlikle takip eden bir gazeteci olarak tarihi bir olaya daha tanıklık etmiş oldum. 979 gün, yani 33 ay, yani 2 yıl 9 ay sonra yeniden partili olan Erdoğan'ın, 2019'da AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu da yol arkadaşı Başbakan Binali Yıldırım tarafından resmen ilan edildi bile..
SİYASETTE VEFANIN ADI YILDIRIM
Dün hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı'nın heyecanları, konuşmalarını yaptıkları ilk dakikalarda seslerine yansıdı. Heyecan, duygusallık, hasretin sona ermesi ya da adına her ne derseniz deyin bu iki dava adamı , gerçekten çok önemli bir siyaset dersi de verdiler. Yol arkadaşlığı, kader arkadaşlığı olan siyaset arkadaşlığını; vefa, güven, adanmışlık ve hizmet eksenine oturtan ve bu eksenden milim sapmayan Erdoğan-Yıldırım ikilisi, dün itibarıyla siyaset tarihine isimlerini tekrar yazdırdılar. 1 yıl önce Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğuna oturan ve bu süre içinde her söyleminde ve hareketinde Erdoğan'a bağlılığının altını çizen Başbakan Yıldırım, en başından bu yana samimiyetiyle göz doldurdu. Siyaseti hep kararında ama icraatı hep aşırı dozda yapan Yıldırım, 1 yıldır oturduğu Genel Başkanlık koltuğunu; 21 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönül rahatlığıyla devretmeye hazırlanırken çok büyük takdiri de hak ediyor.
HERKES KOŞACAK, HERKES TERLEYECEK
Peki; bundan sonra ne olacak?
AK Parti'nin kuruluşundan itibaren 13 yıl süren Genel Başkanlık sürecinden çok farklı bir dönem olacağını söylemekle başlayalım. Çünkü; 2001'de bu koltuğa oturan Erdoğan; 4 buçuk yıllık başarılı bir Belediye Başkanlığı tecrübesi ile Genel Başkanlıkta ve Başbakanlıkta da başarılı olmuştu. Ağustos 2014'te ayrıldığı ve 21 Mayıs'ta tekrar geri dönmeye hazırlandığı Genel Başkanlık döneminde ise; çekiç ile örs arasındaki çelik gibi bir lider göreceğiz.
Aradan geçen 33 ayda Türkiye, tarihte görülmeyen olağanüstü olaylar yaşadı. Kıbrıs'tan sonra ilk kez sınır ötesi harekat, darbe girişimleri dahil yaşanılan bütün tecrübelere liderlik yapan Erdoğan, artık 2014'ün Erdoğan'ı değil. 21 Mayıs'ta AK Parti Genel Başkanı olmaya hazırlanan Erdoğan; artık tam bir dünya lideridir.
Ve bir dünya lideri olarak AK Parti'nin başına dönecek olması 'Tayyip Erdoğan Kriterlerini' de epey yukarı çekmesi anlamına geliyor. 15 yıl önce partisini kuran Erdoğan'dan çok farklı bir tempo ile karşı karşıya kalacağımızdan hiç şüphem yok. Hem partisinde, hem ülke yönetiminde, hem de bunun yansıması olarak siyasetin genelinde artık herkes daha çok koşacak, daha çok çalışacak.
15 yıl önce Erdoğan'ın devraldığı Türkiye'de orta sınıf yüzde 21'lerde iken bugün bu oran yüzde 43. Bunun anlamı çok açık; Artık cebinde parası olan, dünyayı daha çok izleyen, daha bilinçli bu kitleyi salt duygularına hitap ederek yönlendiremezsin, ikna etmek zorundasın onu.
Değişimin, 15 yıl öncesinden çok daha hızlı yaşandığı bir dünyadayız artık. Ekonomik, sosyal ve fiziki değişimler bunlar. Nitekim; son referandum oylamasında büyükşehirlerde 'Hayır' oylarının önde çıkmasının sosyolojik bir sebebi de bu zaten; Somut ve sağlam sözlerle ve verilerle bu kitleleri iknaya dayalı siyaset artık belirleyici olacak.
Nitekim; Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü konuşmasında bu durumu teknik olarak ifade etmek yerine "Gönüllere girme bahsini" defalarca söyleyerek dile getirdi.
BİR GÜN HERKES DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR DİYECEK
İlerleyen günlerde bu konuya devam edeceğiz ama son sözüm yeni dönemdeki dış politikaya dair olacak. Siz bu satırları okurken ben Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Soçi'ye doğru yolda olacağım. Bu yıl içinde 5. kez bir araya geleceği Rusya Devlet Başkanı Putin ile Suriye başta olmak üzere çok önemli konuları görüşecekler ve bu görüşmenin detayları sadece bizi değil, ABD dahil bütün dünyayı yakından ilgilendiriyor. Çok değil, iki hafta sonra da ABD Başkanı Trump ile de görüşecek olan Erdoğan'ın eli çok ama çok güçlü. Partisinin başına yeniden geçmeye hazırlanan, siyasetin dümenini eline almış bir Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye adına sürdürdüğü diplomasi ve dış politika artık dünya tarafından da daha dikkatli değerlendirilmek zorunda.
Göreceksiniz.. Bir gün herkes ;
"Dünya 5'ten büyüktür" diyecek..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.