Terk etme sanatı
Ama konular da birikti tabii. Mesela İtalya'da haşemayla havuza girmenin yasaklanmasını not almışım.
İtalya'nın adını not etmediğim bir kentinin belediye başkanı, haşemayla havuza girmeyi yasaklamış ve girenin 500 euro para cezası ödemesine karar vermiş. Tepkiler üzerine de, "Batılı bir kadın Müslüman ülkelerinde bikiniyle denize girerse ölüm cezası ile karşı karşıya kalabiliyor. Biz sadece yasaklıyoruz. Kararımızı beğenmeyenler evlerinde küvete girsin" demiş.
KATI KURALLAR
Haklı. Müslüman olsun veya olmasın bir kadın, şeriat kurallarının geçerli olduğu ülkelere gittiğinde o kurallara uygun hareket etmek zorunda kalmıyor mu? Bırakın bikini ile denize girmeyi, sınırdan içeri girdiği andan itibaren zorla başı örttürülmüyor mu? Başı açık gezerse tutuklanmıyor mu?
Kadınlar kendi vatandaşlarıysa daha katı kurallar geçerli. Pantolon giydi; kırbaç cezası, bir erkekle kafede oturdu; kırbaç cezası, açık alanda bira içti; kırbaç cezası. Ne yapsan kabahat? Afganistan'da kocasıyla sevişmeyen kadına, kocanın yemek vermemesi bile yasada yer alıyor.
Bizim ikoncanlar o ülkelerde yaşıyor olsa çoktan öldürülmüşlerdi. İlle de Ortaçağ'da olmamıza gerek yok bunun için.
O mevzu da ayrı bir konu. Gerçi çok yazıldı, çizildi ama değinmeden geçmek olmaz. Olayın irdelenmesi gereken pek çok boyutu var:
YAŞ FARKI SORUN OLUR
Bir: Her ne kadar çiftler tersini söyleseler de yaş farkı sorun oluyor. Aşk bittiği zaman arada yaş farkı olmasa da sorunlar çıkıyor ama genç birinin günün birinde yaşıtlarını tercih etmesi kaçınılmaz bir durum. Yaşça büyük olan taraflar bunu göz ardı etmemeli. Ve bir gün bu durumla karşılaştıklarında çok şaşırmamalılar yani.
İki: İlişkilerde herkes birbirini kullanır. Yaşlı erkek genç kadınlar daha da gençleşiyorsa, genç kadın da paralı ve popüler bir erkekle birlikte olarak bir nevi kariyer yapar.
Üç: "Benim başıma gelmez, beni aldatacak insan anasından doğmadı" tarzı büyük laflar etmemeli. Herkes aldatılabilir. Herkes eşini sever ve sayarken bir başkasından daha çok hoşlanıyor olabilir. Aşkın kapıyı ne zaman çalacağı belli olmaz yani.
Dört: Önemli olan bu durum karşısında ne tavır alınacağına karar vermek. Terk etmek de bir sanattır çünkü. Kimi aşk uğruna ilişkisini bitirmeyi göze alamaz ve aşkını kalbine gömer, kimi her iki tarafı birden idare eder, ne yeni aşkından vazgeçer ne de eskisinden, kimi dürüstçe gerçeği söyler, kimi de söyleyemeden ilişkiyi bitirmeye çalışır. Çünkü hem karşı tarafı incitmek istemez hem de kendi mutluluğunu düşünür.
GERÇEK DUYGULAR
Ne fark vardır birlikteyken veya sonra aşık olma arasında?
Diyelim ki kişi evliyken veya birlikteyken başkasına aşık oldu. Ve bu aşkı yaşamayı tercih etti. Karşı tarafa da aşık olduğunu söyleyip, onu incitmek istemiyor. Ayrılmayı teklif ediyor. Başka bahaneler öne sürüyor. Ayrıldıktan sonra da ilişkisini yaşamaya başlıyor. Yanlış nerede? Aşık olmakta mı, ayrılmak istemekte mi, doğruyu söylememekte mi?
Hadi itiraf edelim, gerçeği duymaya ne kadar hazırız?
Kadın veya erkek, fark etmez, bunu anlayışla karşılayacak olgunlukta mıyız?
Sevdiğimiz kişi gelip de bize, "Ben başkasına aşık oldum, eyvallah!" dese, "Senin adına çok sevindim. Bana söylediğin de, hadi sana güle güle?" mi diyeceğiz.
Beş: Ayrılıklara karşı verdiğimiz tepki gerçek benliğimizin ortaya çıkmasına neden olur. Bir ilişkiden beklentilerimize, yaşam felsefemize, en önemlisi kadına bakış açımıza dair pek çok konudaki gerçek duygularımızı belli etmiş oluruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.