• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Değişen erkekler ve kadınlar

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20 Ağustos 2009, 15:43
Adam, elleri cebinde, artık abonesi olduğu kahveye girdi. Dudağının ucundaki sigarayı küçük bir hareketle kaydırdı. Ve sigara dumanlarının ardındaki arkadaşlarını aradı. Kafasından "hayal görüyorum herhalde" diye geçirdi. Gözlerini tekrar kapadı, tekrar açtı, bir daha kapadı. Bu kez iyice açtı! Ve yüksek sesle 'Bu ne lan!' dedi. Çünkü kahvedeki kadınları görmüştü. Arkasını dönüp jet hızıyla kahveyi basan kadınları arkadaşlarına haber vermeye gitti.
Yukarıdaki satırlar Kadınca Dergisi'nin Nisan 1986 sayısında yayınlandı.
O zamanlar kahvehanede sigara yasağı yoktu. "Kadınlar kahveye giremez!" diye yazılı bir yasak da yoktu ama kadınlar kahveye giremezdi.
Sokaklar gibi kahvehaneler de erkeklere aitti ve bir kadının orada oturup çay veya kahve içmesi, kağıt veya okey oynaması veya gazete okuması pek de normal karşılanmayan bir durumdu.
Biz Kadıncacılar da "Kadınlara yasak olan" her konuyu sorguladığımız için kahvehanelerin erkeklere ait olmasını da sorguluyorduk. Niye kadınlar kahveye gidemesin ki? Neden kadınlara ve erkeklere ait mekanlar var, neden bir arada yaşamayı beceremiyoruz?

KADINLAR KAHVEDE
Bir değil, iki değil tam 12 kadın Taksim'deki Maçakızı Kahvesi'nden içeri girmişiz. Garson donup kalmış. On beş saniye öyle kıpırdamadan karşımızda dikilmiş. Dikilmese içeriye gireceğiz, masaya oturacağız ama yer vermiyor. Sonrasında oturmuş, sohbet etmişiz, erkekler de bizim onlarla oturmamızı normal karşılamışlar ama yine de kadıların gelmesini istemediklerini söylemişler. Ama kendi eşlerinin, kızlarının gelmesini istemediklerini de dile getirmişler.
Bir başka yazının başlığı: Erkekler değişti mi ne? Özellikle sinema salonlarında izlediğimiz filmlerde. Eskiyen formülleri sıralamışız mesela. Modası geçmeyen taktikler şunlarmış:
Hesabı erkeğin ödemesi, pahalı hediyeler, romantik erkek havaları, aşırı iltifat, çiçek göndermeler, muhallebici ya da pastaneye götürmek, çok nazik olmak. Ve evlenme vaadi.
Bunlar 86 yılının gündemi. Değişen ne sizce? Neler değişti? Neler yeniden moda oldu?

YALNIZ YAŞAMAK
Bir önemli konu da bir genç kadının yalnız yaşamaya karar vermesi. Bekar arkadaşlarımızdan Sema Dinçer, "Artık Yalnız Yaşayacağım" diyerek bu kararını etrafındaki herkese açıyor.
"Birdenbire yalnız yaşamaya karar veriyorum. Hiçbir şekilde kısıtlanmamak, kendi kararlarımı kendim almak istiyorum. Ve bu önemli kararı önce arkadaşlarıma, sonra ablama ve enişteme açıyorum. Daha sonra da anne babama açıyorum, bir bakıyorum ki, herkes yargıç ben sanık. Bu karar hepsini benden daha fazla ilgilendiriyor. Herkes benim yerime karar veriyor."
O dönemde genç bir kadının yalnız yaşamaya karar vermesi ve bunu geçekleştirmek istemesi çok önemli bir konu. İş arkadaşları Sema'nın görüşünü destekliyor ama riskleri olduğunu da hatırlatıyorlar. Ablası ve eniştesi karşı çıkıyor, anne ve babası üzüleceği için. Gerçekten de üzülüyorlar. Böyle bir şeyi teklif etmesinin onları gücendireceğini söylüyor babası. O da onları üzmemek adına bu kararını erteliyor.
Daha çok konu var ama özetle durum böyle. O dönemin gündemiyle bugünün gündemi arasında ne fark dersiniz?

Erol Atar
Dünkü yazıda Ajda Pekkan'ın kapak fotoğraflarını Stüdyo Erol'un çektiğini yazmıştım ya, aynı akşam Erol Atar'la karşılaşmayayım mı? Yeni Asır'ın 115. yılını kutlamak için geldiğim İzmir'de, gece yolumuz Turkuaz Tesisleri'ne düşüyor. O da ne? Sahnede Erol Atar ve şarkı söylüyor. Meğer ne güzel sesi varmış Erol'un. Eski dostu görmek ve sohbet etmek iyi geliyor insana.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.