Kürt açılımı konusunda en hoşuma giden yazı, Vatan yazarı Mutlu Tönbekici'nin "Kürdün Kürde açılımı olacak mı?" başlıklı yazısı oldu.
Kürt açılımını destekleyen Tönbekici, "Fakat benim aklımı başka bir şey daha kurcalıyor. Türk'ün Kürde açılımı olsun elbette de Kürdün Kürde demokratik açılımı olacak mı?" diye soruyor ve diyor ki;
"Bunu istemek ne kadar ayıp, bunu istemeye ne kadar hakkım var bilmiyorum, kibirli Avrupalılar gibi olmak istemiyorum ama açıkçası sözgelimi Kürt kadının ailedeki ve toplumdaki yeri, daha doğrusu 'yersizliği' beni fena halde ilgilendiriyor ve incitiyor.
Ülkemde sırf belli bir ırktan olduğu için insanların hor görülmesini, aşağılanmasını, itilip kakılmasını, öldürülmesini nasıl istemiyorsam aynı şekilde ülkemde kadınların da hor görülmesini, aşağılanmasını, itilip kakılıp, öldürülmesini istemiyorum.
Memleketin başka yerlerinde de kadının değeri az, başka yerlerde de insanlar insanlara zulüm yapıyor, hani birbirimizden ne kadar farkımız var diye de sorulabilir ama töre cinayeti diye bir şeyi de kabul edelim ki Kürtler öğretti bize. Güldünyalar Edirne'den çıkmadı.
AĞALIK DÜZENİ
Kürt kadınını geçtim Kürt erkeği de çok farklı bir durumda değil. 'Maraba' dedikleri köleye benzer bir sınıfın 2009'un son çeyreğinde hala kanlı canlı var olması ürkütücü gelmiyor mu size? Feodal sistem gelişmiş ülkelerde sadece tarih kitaplarında öğretilen bir şeyken bizde hala sürüyor olması veya... Ağalar, 25 bin kişilik aşiretler, töreye sıkı sıkıya uymak zorunda olmalar, bu devam etsin diye on onbeş çocuk doğurmalar vs...
Bütün Kürtler böyledir demiyorum. Onlar da değişti. Belki yarısına yakını söz konusu sistemden çıktı, medeni bir yola girdi. Ama kalan yarısı-ki biliyorsunuz hala Kürt nüfusu konusunda kesin bir bilgimiz yok-5 milyonla 40 milyon arasında gidip geliyor. Demek istediğim diyelim 10 milyon bile olsalar ben ülkemde 5 milyon köle veya mal yerine konulan insan da olsun istemiyorum.
Dediğim gibi kibirli Avrupalılar gibi 'çabuk dağıtın o aşiretleri, çabuk bağlayın bakalım tüplerinizi!' demenin manalı olmadığını biliyorum ama ülkemin bir tarafının da böyle olması beni düşüncelere sürüklüyor. Zira aman bana ne, yesinler birbirlerini diyebilenlerden değilim.
Türkün Kürde zulmü bitsin tamam da Kürdün Kürde zulmü bitecek mi?"
HAKLARDAN KİME NE?
Bence de sorun feodal düzenden kaynaklanıyor ve çözüm için ağalık sisteminin yıkılıp, vatandaşın ağanın köleliğinden çıkarılmasında yatıyor.
Bizler Batı'da tek tek oy kullanmaya gidip parmağımızı boyatırken Güneydoğu'da kadınlar ve kızlar yerine babaları oy kullanıyor. Kardelenler etkinliklerinden biri için gittiğim Mardin'de, burs alan kızlardan birinin babası, 30'un üzerinde olan karıları ve kızları yerine kendisinin oy kullandığını itiraf etmişti herkesin içinde. "Biz hep öyle yaparız, burada herkes öyle yapar" demişti.
Ağaları kime oy verilmesini istiyorsa, marabaları da kendi aile sayıları kadar o partiye oy atıyorlar. Kadınların, kızların evlerinden çıkmasına gerek yok. Hatta erkek çocukların yerine bile babalar oy atıyor.
Ailelerin kalabalık olması, aşiretinin gücünü göstereceği için ağa tarafından da teşvik ediliyor tabi: Kadın haklarıymış, çocuk haklarıymış kimsenin umursadığı yok. Çocuklar okumalı, kadınlar erken yaşta evlenmemeli, çocukların sakat olmaması için akraba evlilikleri yapılmamalı, sevenler sevdiklerine kavuşmalı gibi insanı insan yapan kurallar buralarda geçerli olmuyor.
O zaman da açılımın çok anlamı olmuyor.
