• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Dizi kadınlarının çaresizliği

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Eylül 2009, 16:18
Diziler yine hayatımızın içine girdi. Her bir kanalda ark arkaya "duygu yüklü" diziler yayınlanıyor. Duygu yüklemesi kadınların çaresizliğinden kaynaklanıyor.
Dizilerdeki bütün kadınlar; ister köyde yaşasın ister şehirde, ister okumuş olsun ister ev kadını bütün kadınlar, kızlar çaresizlik içinde.
Fena halde sıkıldım bu çaresizliği izlemekten.
Evet, gerçek bu ne yazık ki! Kadınlarımız çaresiz. Kadınlarımız yalan söylüyor. Annelerine, babalarına, kocalarına, sevgililerine, kendilerine yalan söylüyorlar. Çaresizlikten yalan söylemek zorunda kalıyorlar, yalan söyledikleri için çaresizlik içinde debeleniyorlar.
Ama buyuz işte. Ve bunun doğru olduğunu savunuyoruz.
Mesela Unutulmaz diye bir dizi var, neresinden tutmaya çalışsam dökülüyor ama dizi reyting listelerinde ilk sıralarda. Seyrediliyor yani.

ÖFKELİ BABALAR
Bir evin üç kızı var. Biri babanın istemediği kocaya kaçmış. İçki, kumar ve dayak sonucu iki çocuğuyla çareyi baba evine dönmekte bulunca da, neden kaçtığını bulmayı aklına bile getirmeyen sadece hiçe sayıldığı için öfkelenen baba, kızını çocukları görene kadar eve almıyor. O an öğreniyor iki torunu olduğunu ve onların hatırına kapısını açıyor ama kızıyla konuşmama yasağını sürdürüyor.
Baba demek olayı anlamadan dinlemeden bağırmak demek toplumsal algılamamızda. Bütün dizilerde gördüğümüz baba modelleri bu. Çocuklarıyla hiçbir şeyi paylaşmazlar, bu kızlar bu oğlanlar ne istiyor, hayattan beklentileri ne hiç merak etmezler. Tek dertleri kazandıkları paranın masraflara yetmemesidir ama "o zaman niye bu kadar çok çocuk yaptın be adam?" denmesinden de hiç hoşlanmazlar. Allah vermiştir, onlar ne yapsın. Evdekilere para yetiştirme stresi öfkelerine daha öfke katmalarına ve her şeye bağırmalarına yol açar.

KAÇAMAK BİR GECE
Kızlardan biri babasının yükünü hafifletmiştir neyse ki! Okumuş, kariyer basamaklarını hızla çıkmış, üstelik patronun oğlunun da gönlünü çalmıştır. Ama akıllıdır kızımız, gururlu, dürüst. Sevmiştirler birbirlerini. Tavlama durumu söz konusu değildir yani. Öyle olduğu anlatılmaya çalışılır bize. Ne var ki araları bozulur, damat adayı da kafasını dinlemeye Şile'ye gider.
O tatilde evin küçük kızıyla tanışır. Onun da kafası sıkılmıştır bir şeye, o da arkadaşımdayım diyerek tek başına aynı yere gitmiştir.
Kolay mıdır böyle kafaya estiğinde evden kaçmak bilmiyorum, özellikle de böyle babanın en ufak bir şey için kavga çıkardığı bir evde. Olabilir diyelim ve devam edelim. Enişte ve baldız olduklarını bilmeyen erkek ve kadın karşılaşır, yıldırım aşkına tutulur ve unutulmaz bir gece ve gün geçirirler.

GERÇEKLER KORKUTUYOR
Seyircinin ilgisini de bundan sonrası çeker zaten. Kız ablasını istemeye geldiklerinde öğrenir yeni aşkının eniştesi olduğunu. Erkek de o anda fark eder sözlüsünden çok baldızını sevdiğini. Sonra kızın hamile kalması, onu seven başka bir çocuğun araya girmesi, o çocuk da esas oğlanın kardeşi çıkacak daha sonra. Yalan, dolan, entrika dolu dizilerden sadece bir tanesi sözünü ettiğim. Diğerlerinde de aşağı yukarı aynı şeyler var. Bir başka dizide tecavüze uğruyor kadın. Kocasına bir türlü gerçeği anlatamıyor.
Benim üzerinde durmak istediğim insanların yalan söylemekten başka seçenek görememeleri. Herkes birbirini kandırıyor, bundan dolayı herkes üzülüyor, yalanlar yeni yalanları doğuruyor, daha çok kişi bundan etkileniyor ama kimse gerçeği söylemeyi beceremiyor. Gerçeklerle yüz yüze gelmeye hazır değiliz. İstemiyoruz. Biliyoruz belki aslında gerçeği ama bilmek istemiyoruz. Yüzleşmeyerek kendimizi kandırmayı tercih ediyoruz.
Anne-babalık, onlara sürekli yasaklar koymak, baskı uygulamak, istenmeyen şeyler olduğunda da bağırıp, dövmek ve kapıya koyarak sorumluluktan kurtulmak mı?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.