Trakya'da yaşanan sel felaketi bir kez daha gösterdi ki, bilimi göz ardı ederseniz başınıza bunların gelmesi normaldir.
Yaşanan afet anormal değil, mevsim normalleri ya da normalin biraz üstü, yani yağmur yağacak, tahmin edilenden fazla da yağabilir, 30 yıldır görülmemiş bir yağış da olabilir bunların hepsi normal. Anormal olan çok basit fizik kurallarını göz önüne almadan hareket etmek.
Yani dere yataklarına ev yapmak, mahalle kurmak, hatta oto yollar inşa etmek, denize sıfır evler ve siteler yapmak.
Hadi bunların yapılması gerekli diyelim, başka yer yok, o zaman arazinin durumuna göre önlemler alınmaz mı? İnşaatta su basmanı denilen bir kavram var mesela. Sağlam bir taban oluşturmak için temel ile birlikte belli bir yüksekliğe ulaşmış yapının oluşturduğu bölüm.
Yani bir inşaatın yapımına başlamadan önce su basmanı yaparsınız temelle birlikte ki binanız yağmurdan, herhangi bir sel baskınından dolayı su altında kalmasın. Ve öngörünüzü olasılıkların daha üstüne çıkarak yaparsınız ki, herhangi bir sürprizle de karşılaşmayasınız.
Çok çarpıcı iddialar var konuyla ilgili.
Hem E 5, hem de Tem Otoyolu yüzünden yaşanan sel felaketinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor uzmanlar. Hızla ve bilimsel gerçekleri göz önüne almadan betonlaşırsanız ne olacak? Yağan yağmur nereye gidecek? Toprağa, dereye ve denize ulaşamayan sular ne yapacak?
DERS ALINMAMIŞ
Çok değil, 13 yıl olmuş, İkitelli'de dün yaşanan sel felaketinin benzerini yaşayalı. O zaman Sabah'ta çalışıyorum, şimdi Akşam eklerinin başında olan Özlem Akalan'la birlikte o tarihlerde İkitelli'de bulunan gazete binasına gitmek üzere Göztepe'den yola çıktık. Saat 9.00 veya 9.30'du. Normalde 45-50 dakikada gitmemiz gerekir. Ama 2 saat olmasına rağmen biz hala yoldaydık ve sıkıntılıydık. Çünkü kahvaltı yapmadan evden çıkmıştık, açlıktan midemiz yapışmış, susuzluktan dilimiz kurumuştu. Saatler ilerledikçe buna bir de tuvalet sıkıntısı eklendi. Perişan bir halde gazeteye vardığımızda saat 15.00 olmuştu ve karşılaştığımız görüntü bizden de beterdi. Dereler taşmış, bugün olduğu gibi yollar kapanmış, peç çok bina gibi Sabah ve Atv'yi su basmış, elektrikler kesilmiş, hayat durmuştu.
Aradan 13 yıl geçtikten sonra daha beter bir felaketle karşı karşıya kaldığımıza göre demek ki o gün yaşananlardan ders almamış İstanbul'u yönetenler.
Womenist
On yedi yaşındaydı yanımıza geldiğinde, Onyedi dergisi için çeviri yapmaya gelmişti ama arada bir Kadınca'ya da katkıda bulunuyordu. O kadar sevmişti ki dergiciliği okuldan çok yayınevine gelince ailesi duruma el koydu ve önce okul, sonra iş hayatı ardından evlilik, çocuklar derken o başka alanlarda aktif ve üretken bir kadın olarak yoluna devam etti. Yanlış anlamayın ama evlilik ve çocuk onu çalışmaktan alıkoymadı ama imkanı olduğu halde dergicilikten uzak durdu. Şimdi çok farklı bir internet dergisiyle yayında.
Adı Zeynep Bilgin. Dergisinin adı Womenist ya da kısaca Wist. Şöyle tanımlıyor dergisini: "Doğaya saygılı, ağaçları seven bir dergi. Biraz hovarda, canlı, modern, havalı, zeki, çok okuyan, hobileri olan, sportif bir kadın aynı zamanda. Mücevhere, ayakkabıya ve çantaya meraklı, moda içkileri tüketen, çikolata seven, gece hayatının hakkını veren, çok sık seyahat eden, rahat para harcayan, modayı takip eden ama modanın esiri olmayan bir kadın."
Kendisi gibi olanlar için bir dergi çıkarmış: "Biraz daha international gideceğim. Bu da biraz cesaret gerektiriyor ama yapılmayanı yapmak belki de farklılığı getirecek. Aynı kapak gibi. bana herkes kadın dergisinde erkek koyma dedi, ben dinlemedim, şimdi herkes kapak çok hoş diyor."
Bence de kadın dergisinde erkek yer almalı Zeynepciğim. Bunu yıllarca patronlarıma anlatmaya çalıştım, bir-iki örnek de yaptım ama oları sürekli olması konusunda ikna edemedim. İlk sayı olmasına rağmen kendi alanında çok başarılı bir dergi olmuş. İki adresi var; ister www.womenist.com'dan ister www.e-mecmua.com'dan izleyebilirsiniz.