• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Arsız kadın yazar!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02 Aralık 2009, 17:32
1900'lü yılların hemen başında 16 yaşındaki genç bir kız, okul arkadaşına yazdığı mektupta bakın neler söylüyor: "Kadının kendi kaderini eline alması, geleceğini kendi belirlemesi gerektiğine inanıyorum. Oturup koca bekleme düşüncesi beni iğrendiriyor."
Bunu söyleyen kısa bir süre sonra İngiliz edebiyatının kısa hikayelerinde devrim yapacak olan yazar Katherine Mansfield. Yazarın tüm hikayelerinin yer aldığı 'Katkısız Mutluluk' İş Bankası Kültür Yayınları'ndan yayınlandı.
Bu vesileyle gündeme gelen Katherine Mansfield'i kitabın çevirmeni Oya Dalgıç, Vatan Kitap için kaleme almış.
Bu genç kadın daha 15 yaşında yazmaya kalkıştığı ve yarım bıraktığı romanında kahramanın ağzından şunları yazmış:
"Yaşa bu hayatı, Juliet. Doğasının, doğal tutkularının yarattığı özlemleri doyurmaya korktu mu Chopin? Sana gerekli olan şeyi niçin itip uzaklaştırıyorsun-gelenekler yüzünden mi? Niçin doğanı sakatlıyor, hayatını rezil ediyorsun? Sen körsün, daha da kötüsü sağırsın, uğruna yaşanmaya değer her şeye karşı."

TEHLİKELİ KADIN
Peki, bunları ve daha sonra onu büyük bir yazar yapan hikayelerini yazdıktan sonra başkaları onun için neler demiş?
İlkokul öğretmeni 9 yaşındayken yazdıklarını okuduğunda: "Gerçek dışına kayacak kadar hayallerle dolu."
Gönül ilişkisi de yaşadığı yazar D. H. Lawrence, ona kızıp küstüğü bir dönemde: "Sen iğrenç bir sürüngensin. Umarım ölürsün."
Bir başka yazar T. S. Eliot: "Büyüleyici bir kişilik. Aynı zamanda yılışık bir dalkavuk. Tehlikeli bir kadın!"
İrlandalı yazar Frank O'Connor: "Kendini edebiyat dünyasının yüce bir yazarı yapan, arsız, küçük bir tezgahtar kadın."
Böyle yazıyorlar ama peşinden gitmemezlik de yapmıyorlar. Çoğu romanlarında ondan esinlenerek karakterler yaratıyor.
Peki niye? Neden hem beğeniyor hem ona kızıyor ve eleştiriyorlar? Çünkü farklı bir kadın Katherine Mansfield. Arkadaşına yazdığı gibi kaderini eline alıp, geleceğini kendisi belirliyor.

ÇÜNKÜ FARKLI

Herkesten farklı giyiniyor. Dönemin kadınları fırfırlar, dantellere bürünürken o kendi tasarladığı sade ve süssüz ama şık elbiseler giyiyor. Saçlarını kısacık kestiriyor.
Farklı olmanın bedeli de bu işte. Özellikle de bir kadın olarak erkeklerin alanlarına girmek isteyen, o alanda var olmak isteyen her kadının başına gelen bu.
Peki, bu kadınlara destek çıkanlar, onu yüceltenler kim? Kadınlar. Hani kadın kadının kurduydu? Bakın kendisi gibi döneme damgasını vurmuş kadın yazarlardan Virginia Woolf, o öldüğünde ne diyor: "Ben şimdi kim için yazacağım?" Kıskandığı tek yazar Mansfield çünkü. Bu kıskançlık kötü anlamda değil. Bir kadın olarak kendine bir başka kadını rakip görmüş, onun eserlerini beğeniyor, onu ciddiye alıyor ve yazarken onun eleştirisini dikkate alarak yazıyor. Bunun düşmanlıkla ilgisi yok, hayranlıkla ilgisi var. Elizabteh Bowen de ona hakkını verir ve "Kayıp çağdaşımız" diye tanımlar.
Varsın erkekler beğenmesin, biz kendimizin ve hemcinslerimizin değerini bilelim, yeter.

Pirelli takvimi
Her sene bu tarihlerde medyada bir Pirelli takvimi hadisesi yaşanır. Dünyanın her yerinden davet edilen gazeteciler Londra'da o yılın takviminin fotoğraflarını çeken fotoğrafçı ve mankenlerle röportajlar yapar, sınırlı sayıda basılan takvimin, yani firmanın reklamına katkıda bulunurlar.
Reklam veya pazarlamanın başarısını yazmayacağım, ben bir kadın olarak, kadın tüketici olarak her sene çıplak kadın resimlerinden oluşan bir takvimin tanıtılmasından sıkıldığımı dile getireceğim.
Gerçekten beni ilgilendirmiyor çıplak kadınlardan oluşan bir takvim. Başka şeyler istiyorum. İlle de seks diyorlarsa, erkek çıplaklığını satsınlar biraz da. Dünyanın yarısını kadınlar oluşturuyor ve bu kadınlar da müşterileri arasında. Farkında değiller galiba, otomobil kullanan kadınların sayısının erkeklere yaklaştığından. Kaç erkek lastiğin öneminin gerçekten farkındaysa, kadınlar da o kadar farkında. Üstelik kadın tüketici erkekten daha bilinçli. Artık kadınları da kaale almalarının zamanı gelmedi mi?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.