Beni geri çağır hayat!
Belediyenin etkinliklerden birine ben de katıldım konuşmacı olarak, şimdi bundan bahsedeceğim listeye bir baktım ki hemen her konuda, izleyen herkese bir şeyler katacak çalışmalar yapılıyor.
Benim katıldığım panel, 'Çocuk Kadınlar' konusuydu. 18 yaşının altında evlendirilen kızlar. Bu kızların çoğu zorla ve istemedikleri kişilerle evlendiriliyorlar çünkü. Kendi arzusu ile evlenenler de var şüphesiz, 16-17 yaşında aşık olduğunu sanıp evlenmek isteyenler oluyor ama sorumlu bir anne-baba bunu engelleyip, çocuklarının çocuk yaşta evlenmesine izin vermez. Vermemeli.
Ne var ki ülkemiz çocuk yaşta evlendirilen kadınlarla dolu. Daha önce de bu köşede yazdığım gibi ülkemizde 18 yaş altı evlilik oranı yüzde 35. Yani her 3 kadından biri 18 yaşının altında evleniyor.
ÇOCUK GELİNLER
Sonuç: Mutsuz evlilikler ve bu ortamda doğup büyüyen mutsuz insanlar ve haddinden fazla anne ve bebek ölümleri, intiharlar, kayıplar, evden kaçmalar, aile içi şiddet vs...
Dolayısıyla bu konu çok uzun zamandır kadın derneklerinin gündeminde. Bir bakıma çocuk hakları, kadın hakları, insan hakları ihlali olan bu konuyu ortadan kaldırmak için çalışmalar da yapılıyor.
Mesela Uçan Süpürge, Çocuk Gelinler Projesi'ni başlattı ve erken evliliklerin kadınların yaşamını nasıl etkilediğini iki farklı öykü üzerinden anlatan iki kısa film çekti.
Konak Belediyesi'nin düzenlediği 'Çocuk Kadınlar' paneli de bu filmlerden biriyle, Damla Köle'nin öyküsünden yola çıkılarak çekilen 'Beni Geri Çağır Hayat' ile başladı.
Bu filmi internet üzerinden izleyebilir, çocuk yaşta evlendirilip çocuk yaşta anne olan ama aslında kendisi çocuk olan Ayla'nın hayatı filmde geri sarılabiliyor ve babası onu evlendirmekten vazgeçip okuluna, çocukluğunu ve gençliğine yaşamasına olanak tanıyor.
RIZKINI VERMİYOR
Ama ya geriye sarılamayan hayatlar, geri çağrılamayan hayatlar?
Yazının başında da belirttiğim gibi ülkemizde her üç kadından biri 18 yaşının altında evleniyor. Bunlardan çoğu, öyle bir şansları olsa hayatlarını geri çağırıp evlenmemeyi, erken yaşta anne olmamayı tercih ediyor.
Bu örneklerden bir kaçını 11 Aralık günkü yazımda vermiştim zaten. Kim ister ki çocukluğunu yaşayamadan evlenmeyi ve anne olmayı?
Çocuklar çocukluklarını yaşamalı, okula gidip, bilgilenmeli, eğitim görmeli, oyun oynamalı. Anne babaların görevi de onlara bu hakkı sağlamak. Sağlayamıyorlarsa çocuk yapmamalılar. "Allah rızkını verir" deyip çocuk doğurmanın, bakamayınca sokaklara salmanın, erkekse para kazanmaya zorlamalarının, kızsa kocaya satıp evlendirmelerinin bir gereği yok. Vebali var.
Sevindirici olan toplumun bu konuda bilinçlenmeye çalışması. Her ne kadar, "İngiltere'de cinsel ilişki yaşı 15'in altında, oradaki kızlar da erken yaşta anne oluyor!" diyerek, yani "Bakın her zaman örnek gösterdiğiniz ülkelerde de böyle şeyler oluyor, ona ne diyeceksiniz?" yaklaşımında olanlar varsa da konunun vahametinin farkında olanlar da var. Kim 8 yaşındaki kızını kocaya veren babayı onaylayabilir ki!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.