Everest Yayınları'ndan çıkan "Erkeğin Yittiği Yerde" adlı kitaptan yola çıkarak erkekleri ve tabii kadınları konuşmaya devam ediyoruz.
İngiliz Dili ve Edebiyatı uzmanı Profesör Zeynep Ergun, Orhan Pamuk'un Kar, Elif Şafak'ın Baba ve Piç, İhsan Oktay Anar'ın Amat adlı romanlarını analiz ederek, kelimelerin, karakterlerin altındaki şifreleri kaldırarak bir tespitte bulunuyor.
Diyor ki: "Kadının eksik yaşadığı, baskılandığı, dışta bırakıldığı bir dünyanın erkekleri de kaçınılmaz olarak zedelenecektir. Dayatılan erkek imgesi de aslında bu yaralanmış benlikleri zorlu açmazlara sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Erkek yitip gider."
KAR
Ergun'a göre Kar bir erkek metni. Anlatıcısı erkek, baş karakteri erkek. Adı Kerim Alakuşoğlu. Ama babasının ona verdiği bu ismi taşımak istemediği için baş harflerinden ürettiği Ka'yı kullanıyor. Ka, aynı zamanda eski Mısır'da mistik anlamı olan bir ad. Farsça'da ise yarmak anlamına geliyor. Bundan, erkeğin ona biçilen kıstırıcı ve çökeltici hayattan kurtulabilmek için bir şeyleri yarması anlamını da çıkartabiliriz. Soyadı zaten erkek merkezcilik ve ataerkil soy kavramına atıfta bulunuyor. Zaten Türkçe'de kız diye biten bir soyadı yok!
Roman, Ka'nın kendini bulma çabası ve erkek olmanın temelindeki kaygıyı ve yitme duygusunu anlatıyor. Yani Kar'ın var olan erkekleri aslında yoklar.
Ka hep kül rengi palto giyer. Pamuk bu rengi seçerek ölümü, renksizliği, cinsel tutkunun ve ihtiras ateşinin sönüşünü hatırlatıyor. Romandaki iki önemli karakter İpek ve Kadife de erkek kurallarına göre yaşayan kadınlar. Onlar için hayatta kalmanın yolu, onlara sunulmuş rollerden birini üstlenmek.
AMAT
Amat da bir erkek metni ve üstelik içine hiç kadını sokmayan bir roman. Tüm karakterler erkek. Görünürdeki tek kadın, gemideki tahtadan oyulmuş kadın figürü. O da yapay, tasarlanmış ve erkeklerce kurgulanmış bir kadın.
Kadını, daha doğrusu rahmi anımsatan bir kurgu daha var: Gemici sayısının 247 olması. Bu rakam on üçüncü beşgensi sayı, beşgensi model ise bir gemi görünümünde. Kapalı şekil yapısıyla rahmi andırıyor.
Amat'ın ilk cümlesinde yer alan "Bütün bir kenti simgeleyen uyuyan dev" tabiri, geleneksel kurgu açısından hem çocuklar hem de kadınlar için ürkütücü ve öldürücü bir erkek gücünü vurguluyor.
Amat'da da var olan erkekler ölü erkekler. Bu erkekler erkek olma sürecinde yitip gidiyorlar. Kadınlarsa hiç yok. Ama kadın yoksa erkek de yok!
BABA VE PİÇ
Adı erkek merkezli olmasına rağmen Baba ve Piç'in merkezi ve etkin gücü kadınlar. Kapaktaki vajinayı çağrıştıran har görüntüsü de kadın sorununu öne çıkarıyor. Bu romanda yok olan erkekler üzerine odaklanıyor. Ailedeki tüm erkekler 40'ına gelmeden ölüyorlar. Kadınlarsa hem ikilem yaşıyorlar. Erkek egemen sistem kadıların birbirine düşman ediyor. Anne-kız arasında bile rekabet yaratıyor ve ilişkileri anormalleştiriyor. Güçlü karakter Zeliha bile kızıyla ilişkide zorlanıyor.
Sonuçta Zeynep Ergun şunu söylemeye çalışıyor: "İncelediğim üç roman erkek düzeninde kadının acı çektiğini söylüyor. Kadını 'öteki' diye kurgulayan erkeğin, ötekini örselerken, yaşamı ona dar kılarken, kendine verdiği zararı da göz önüne almak gerek. Bu sistem kadını yok görüyor. Çünkü bu sistem penisi merkez alan fallik bir sistem. Kadında penis yerine boşluk var. O yüzden de kadını boşluk olarak görüyor. Ancak sistem kadına acı çektiriyorken, erkek de yitip gidiyor. İşte şimdi biz erkeğin yittiği yerdeyiz."