Bir kadın diyor ki: "Ben öyle bağda bahçede oynarken görücü geldi. Hiçkimse bana sormadı, verdik dediler. Bana oyun gibi geldi."
Bir başka kadın, "16 yaşındaydım evlendiğimde. Çocuktum. Çocukların evcilik oynayacağı gibi anne olacağız, çocuk doğuracağız zannettim. Başka bir şey bildiğimiz yoktu. 17 yaşında çocuk doğurdum. Hiçbir şey bilmiyordum. Yakınımda teyzem vardı. Ev işlerini, yemek yapmayı o öğretti bana" diye anlatıyor yaşadıklarını.
Kadınlar değişiyor ama yaşadıkları hep aynı. "Aslında evlenmeyi düşünmezdim de, hep nasıl biriyle evleneceğim, kaç çocuğum olacak diye düşünürdüm. Oyun gibi yani. Başlarda her şey oyun gibi geliyor. Yaş ilerledikçe sorumluluğunun farkına varıyorsun" diyor bir başkası.
Ve durumu özetleyen ise şu kadının söyledikleri: "Geriye dönebilsem de keşke hiç evlenmesem. Hatta hiç çocuklarım olmasa. Severim aslında onları ama yine de istemezdim. Evlenmesem daha iyi olurdu anlayacağınız."
4 KADINDAN BİRİ
Bu kadınlar erken yaşta, çocuk yaşta evlendirilen kadınlar. Kendilerine sorulmadan, görüşleri alınmadan evlendirilmişler. Üzücü olan bu kadınların sayısının tahmin ettiğimizden daha fazla olması.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, ülkemizde 18 yaş altı evlilik oranı yüzde 35. 2000 yılından bu yana yapılan istatistikler, her 4 kadından birinin 20 yaş altı evlendiğini gösteriyor.
Taşrada ya da kırda 18 yaş altı evlenme oranı yüzde 26'ya çıkıyor, kentte ise bu oran yüzde 19'a iniyor. Kızlar arkadaşlarıyla evcilik oynamak veya okula gitmek yerine evlenip ev kadını oluyorlar. Erken yaşta evlendikleri için erken yaşta anne olmak zorunda kalıyorlar ki, bu da onların ve bebeklerinin sağlığını tehlikeye atıyor.
BEBEK ÖLÜMLERİ
Niye anne ve bebek ölümleri söz konusu olduğunda ilk sıralarda yer alıyoruz? Kızlarımızı erken yaşta evlendirdiğimiz için.
Birleşmiş Milletler erken yaş evliliklerini "kız çocuklarını vuran köleliğin modern biçimi" olarak tanımlıyor. Çünkü kendi rızası olmadan, özgür iradenin dışında, aile baskısıyla ve zorla yapılan evlilikler kız çocuklarına yapılan bir şiddettir. İnsan hakları ihlalidir.
Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi, kadının toplumdaki konumunu da etkilemekte, onun eşitsiz konumunu pekiştirmekte ve şiddete karşı zayıf hale getirmektedir.
Çünkü yine araştırmalar gösteriyor ki, bu evliliklerde aile içi şiddet oranı çok yüksektir. Evlilik içi tecavüz ve cinsel şiddete maruz kalma tehlikesi de yüksektir.
KISIR DÖNGÜ
Çocuk yaşta yapılan evlilikler, kız çocuklarının okuldan alınmasına, böylelikle onların eğitimsizlik, yoksulluk, cahillik ve bağımlılık kısırdöngüsüne hapsedilmesine yol açmaktadır. Üstelik bu kısır döngü gelecek nesillerin sağlıksız büyümesine de neden olmaktadır. Çünkü okula gitmeyen, hatta okuma yazma bilmeyen kadına "evlilik sorumluluğu"nun yanı sıra "çocuk bakımı" gibi çok önemli bir görev de yüklenmektedir. Sonuç, daha kendi çocukluğunu yaşamamış, başta eğitim hakkı olmak üzere bir dizi insan hakkı elinden alınmış, örselenmiş, güçsüz bırakılmış çocuk anneler... Peki böyle bir tabloyla kalkınmayı, gelişmeyi, uygarlığı yakalamayı başarabilir miyiz? Demokrat olabilir miyiz?
İşte Konak Belediyesi'nin düzenlediği panelde bu konuları masaya yatırdık. Her şeyden önce bu konuyu gündeme almaları ve devamını getirecek olmaları çok önemli. Bu nedenle başta Belediye Başkanı Hakan Tartan olmak üzere herkesi kutluyorum. Panelden notları bir sonraki yazıda paylaşacağım.