İzmirli Ece
Ece (sağda), Özyeğin Üniversitesi'ndeki derste, Prof. Dr. Ali Beba ve diğer girişimcilerle birlikte. |
Daha ilk günden dikkatimi çekti. Uzun dalgalı saçları, dal gibi vücudu, kendine özgün tarzı ile sessizce gelip, ön sıradaki yerini alıyor, kimileri gibi her fırsatta söze karışıp, kendini anlatma ihtiyacı duymuyordu ama dersleri de büyük bir ciddiyetle dinliyordu.
Ders bitince de kocaman kırmızı çantasını koluna takarak arabasına binip giden Ece'nin İzmirli olduğunu öğrenince kanımın boşuna ona kaynamadığını da anlamış oldum. Bütün İzmirli kadınlar gibi kendine güveni tamdı Ece'nin ve bunu kimseye kanıtlamak derdinde de değildi.
O BİR İŞ KADINI
Küçük bir gurup olarak katıldığımız derslerde onu daha yakından tanıma imkanı buldum. Tam bir iş kadınıydı. Kafasına koyduğunu yapan, hedefleri olan, hırslı, çalışkan ve ne istediğini bilen bir kadın. Ailesinin itirazlarına rağmen yolundan sapmamış, onları ikna ederek babasının hayallerini gerçekleştirmeye soyunmuş, büyük bir ortaklığa girerek birikimlerini riske atmış genç bir kadın.
İşkolik ama aynı zamanda kendine vakit ayıran, eğlencesinden taviz vermeyen bir kadın.
Çok badireler atlattı bu arada. Birçok girişimci gibi krizle birlikte dalgalandı işleri, bunaldığı günler de oldu, sevinçten havalara zıpladığı da.
Şu aralar çok mutlu. Çünkü inandığı bir projeyi hayata geçirdi ve bunun da karşılığını alıyor. Ece, sarımsağı direkt kendi tesislerinde üretip, büyük marketler aracılığıyla tüketiciye ileten bir firmanın ortaklarından. Şimdi de "Unutulan gelenekleri unutulmayan lezzetler" adı altında pazarlamaya başladı.
Ben şimdi sözü ona bırakıyorum.
"Özellikle sarımsak, spesifik soğanlar ve kabuklu yemişlerde öncü olduğumuz ürünlerin yanı sıra yönümüzü katma değerli tarım ürünlerine çevirmeyi düşündük.
.Anadolu ziyaretlerimizde evlerin balkonlarında, çatılarında sebzelerin kurutulduğunu görüyorduk.
. Muğla'da üniversiteyi okurken Muğla evlerinin balkonlarından rengarenk gün batımının renkleriyle dans eden kurutulmuş sebzeler hep ilgimi çekerdi.
.Kentsel yaşamın yaygınlaştığı son yirmi yıl içerisinde köyler boşalırken kentler dolarken, köy ile kent arasında kopuk bir bağ oluştu.
. Eski tatlara özlemin arttığı bir süreçte dünyamızı ve hayatımızı renklendirip tatlandırmayı düşündük.
.Bununla birlikte dünyamıza ve hayatımıza önem verdiğimizi belirtmek için 'DünyaHayat' markasını oluşturduk."
Ece ve ortakları bu ürünleri bütün Türkiye'de satışa sunuyorlar ve yurt dışına ihraç ediyorlar. En büyük ilgi İzmir'de olmuş. "İzmir'in güneş, deniz, lezzet şehri olması ve İzmirlilerin kurutulmuş sebzeleri tanıyor olması ürünlerimize yoğun ilgiyi artırdı. Ürünlere bir İzmirli olmamın getirdiği sıcaklıkla İzmir'in sevgisini, coşkusunu katmanın heyecanını yaşadım."diyor.
Migros ve Tansaş mağazalarına gittiğinizde, Ece'nin geleneksel lezzetlerini raflarda bulabilirsiniz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.