Bayram hediyesi
Misafir sana geldiyse, ha bire kahve yapacaksın, tatlı çıkaracaksın, çikolata, kolonya ikram edeceksin. Misafirin çoksa tatlıyı da bol tutman lazım, bir tepsi yetmez, iki-üç tepsi. Çikolata, şeker de öyle. Mahallenin çocuğu var, davulcusu var, her birini boş göndermek olmaz. Masraflı bir iş.
Sen misafirliğe gittiysen ikram edilen kahveyi de çayı da içeceksin, tatlıdan yiyeceksin, şekerden alacaksın.
Bizim ailede sadece aile ziyaretleri yapılıyor artık. Babalar hayatta olmadığı için annelere gidiliyor. Herkes orada toplandığı için herkesle orada görüşülüyor. İkinci kez bir başkasının evinde toplanmak kararlaştırılmadıysa, bir daha birbirine gitmeye gerek yok.
DİŞ KİRASI
Komşu ziyareti yok denecek kadar az bizde. Hatta hiç yok. Arkadaşlarla da yemekli görüşülüyor. Ya birinin evinde ya da dışarıda. Kalan günlerde de dinlenmek tercih ediliyor. Bu bayram da öyle yapacağız.
Ama bazı adetleri seviyorum. Ve onları sürdürmekten keyif alıyorum. Örneğin eskiden bize mendil verilirdi, içine şeker veya para konularak. Şimdiki çocuklar mendil kullanmıyor, dolayısıyla onlara mendil vermek hoşlarına gitmiyor ama küçük hediyeler verilebilir.
Sadece çocuklara değil büyüklere de. Mesela eskiden diş kirası varmış. Yemeğe gelen misafire giderken bir de hediye verilirmiş. El emeği, göz nuru hediyeler. Kırmızı Dergisi'nin yemek yazarı Selin Kutucular Ramazan sofrası hazırlarken bahsedince hatırladım bu hediyeleri.
İster kendiniz hazırlayın bu hediyeleri, isterseniz hazır alın. İstanbul'un Kapalıçarşı'sı bu hediyeler için ideal bir yer. Otantik pek çok şey bulabiliyorsunuz. Mutfağa, sofra düzenlemesine meraklılar için yaratıcılığınızı zenginleştirecek pek çok detay var. Selin Kutucular, "Osmanlı'dan kalan gelenekleri, adabı, usulü yaşatmak için sayısız fikir, çeşidi belirsiz alternatifle dolu tarihi çarşı." diyor.
LAVANTA KESELERİ
Ne yapıyor? Renkli ve artık kumaşlardan minik keseler yapıp, misafirlere "güle güle hediyesi" yapıyor mesela. Saten veya tafta kumaşlardan minik kaftanlar dikip, içine hediyeler koyuyor. Nazar boncuğu, minik lokum, ev yapımı kurabiyeler...
Ben de tülbent gibi ince kumalar arayışındayım. Ya da hazır satılan minik torba veya keseler arayacağım. Ya da nikah şekerinin sarıldığı tül kumaşlara bakacağım. İçine lavanta koymayı düşünüyorum. Lavantaları da bahçemden toplayacağım. Nefis kokuyorlar. Dün toplayıp bir kaseye koydum, gidip geldikçe karıştırıyorum, elim yerim saat lavanta kokuyor. Bu keselerden her çekmeceye konulduğunda nasıl güzel kokar çamaşırlar. Eskiden bu yüzden güzel kokardı gardıroplar. Yoksa bu işi ticarete mi döksem?
Hepinize iyi bayramlar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.