• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Sessizlik hakim

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23 Ağustos 2011, 19:03
Kadına yönelik şiddete karşı iktidarın düşüncesi ne? Bu konulardan sorumlu bakan Fatma Şahin, bu sorunlar karşısında son derece duyarlı, bir şeyler yapmaya çalışıyor, önlemler alıyor. Ancak kabinenin diğer üyeleri ne düşünüyor, merak ediyor insan. Çünkü herhangi bir söylem yok, sessizlik hakim. Görmemek, duymamak, bilmemek gibi bir tavır yaygın.
Bu arada başbakanın kadına yönelik şiddetle anılan bir ismin yanında yer alması ve onunla fotoğraflarının basına dağıtılması da hoş bir tesadüf olmadı.

BELEDİYELER

Demem o ki, muhafazakar kesim aile içi şiddet konusuna karışmamayı tercih ediyor. Bir anlamda aileyi korumak adına kadına şiddete göz yumuluyor.
Neden derseniz altı yıl öncesine gidelim. O tarihlerde bu konu yine gündemde. AB uyum yasaları çerçevesinde nüfusu 50 binin üzerindeki ilçelerde sığınma evleri açma zorunluluğu var. O günlerde bir davet almıştım ve ardından şu satırları yazmıştım:
"Geçenlerde İstanbul'un nüfusu en yoğun ilçelerinden Pendik'te yapılan bir toplantıya katıldım. Toplantının ev sahibi Pendik belediyesi... Konu aile içi şiddet... Yerel yönetimlerle ilgili yeni yasaya göre nüfusu 50 binin üzerindeki ilçelerde sığınma evi açılması zorunluluğu bulunuyor. Pendik Belediyesi de konuyu uzmanlara danışalım ve onların görüşünü alalım diyerek böyle bir toplantıyı organize etmişler. Gazeteciler, psikiyatr ve avukatlar, belediye başkanı ve yerel yöneticilerin yanı sıra ilçede görev yapan müftü, muhtar, öğretmen ve polisler de katıldı beyin fırtınasına. Aile içi şiddetin toplumu nasıl etkilediğini, sığınma evi açılmasının ne kadar gerekli olduğunu, bizzat yaşadıkları olaylarla dile getirdiler.
Muhtar, neredeyse her gün kapısını bir kadının çaldığını, ağlayarak nikahlı ya da nikahsız kocasının kendisini evden attığını, nereye gideceğini bilemediğini veya dayak yüzünden evi terk etmek istediğini ama gidecek yeri olmadığı için çaresiz olduğunu söyledi.
Müftü, çalan telefonlarının dini konularla ilgisi bulunmadığını, gelen başvuruların yüzde 80'inin aile içi şiddetle ile ilgili olduğunu anlattı. Öğretmen, sorunlu çocuklarla konuştuklarında hemen hepsinin evinde aile içi şiddetin görüldüğünü ve bu durumun onları madde bağımlılığına, isyankarlığa ve şiddete sürüklediğine dikkat çekti. Çözüm olarak gençleri spora kanalize etmeye çalışmışlar ve az da olsa başarılı olmuşlardı. Polis de aile içi şiddetle karşılaştıklarını ama çok fazla bir şey yapamadıklarına değindi.

ÇÖZÜM ASKIDA
Özetle söylenen şuydu: Aile içi şiddet diye bir olgu var. Erkekler de, çocuklar da, yaşlılar da şiddet görüyor ama şiddete maruz kalanların çoğu kadınlar. Uygulayanlar da kocalar. Şiddet şiddeti doğuruyor. Kocasından dayak yiyen kadın, çocuklarını dövüyor. Annesinden dayak yiyen, babasının annesini dövdüğünü görerek büyüyen çocuk, gördüklerini kendi ailesinde de uyguluyor.
Toplum konuya duyarsız. 'Aile işidir' diyerek karışmıyor. Yeni TCK'da yeni düzenlemeler olsa da yasalar ve toplum kocadan yana."
Peki çözüm? O gün de yazıyı böyle bitirmişim. Çükü toplantının ardından sığınma evlerinin adı ne olsun, kadın burada ne kadar kalsın, başvuru çok olursa ne yaparız gibi konular tartışılmaya başlandı. Hala da tartışılıyor olmalıki somut bir adım atılmadı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.