Seda Kaya Güler

Pinima'nın yasakçı başkanı

Her gün yeni yasakların konulduğu bir ülke. Yasakları koyan, ülkenin başkanı. Bütün gece uyumuyor, düşünüyor ve ertesi sabah yaptığı açıklama ile kız çocuklarının dondurma yemesini (yalayarak yendiği için), bir başka gün annelerin gece sokağa çıkmasını, bir başka gün ortalık yerde piyano çalıp, şarkı söylenmesini yasaklıyor.
Karşı çıkanlar ise yakalanıp hapse atılıyor. Ülkenin demokratikleşmesi için, seçimlere iki partinin katılmasına karar veriyor ve halkın işini kolaylaştırmak için iki partinin başkanının da kendisi olduğunu açıklıyor.
Böyle bir ülke işte Pinima. Bir hayali ülke, daha doğrusu bir tiyatro oyununa konu olan ülke. Meltem Arıkan'ın yazdığı, Mehmet Ali Alabora'nın yönettiği ve başkanı oynadığı, isyancı piyanisti Pınar Öğün'ün canlandırdığı "Mi Minör" adlı oyundan söz ediyorum.

Mİ MİNÖR

Bildiğimiz oyunlardan farklı. Öncelikle bir çadırda izliyorsunuz, seyirci koltukları, tribün gibi karşılıklı konuş, isterseniz oturmayıp ayakta da seyredebilir ve oyuna katılabilir, başkanı protesto edebilir veya görüşlerinizi açıklayabilirsiniz.
Bu yönüyle eğlenceli ama oyunda yaşananların gerçek olduğunu düşünmek! Daha çadıra girerken baskıyla, yasaklarla karşı karşıya geliyorsunuz. Güvenlik görevlisi, şapkanızı çıkarmanızı, çantanızı göstermenizi istiyor. Gayri ihtiyari dediklerini yapıyorsunuz çünkü artık güvenliğimiz için her yere girerken söylenenleri uygulamaya alıştık. Ama ben hala havaalanındaki güvenlik kontrolünde önümdeki türbanlı kadınların paltolarını çıkarmaları istenmediği halde, başım açık diye ceketimi çıkarmayı reddediyor ve polislerle bazen küçük bazen büyük atışmalar yaşıyorum.
ÖZGÜRCE DÜŞÜNMEK
Her hareketinizin kısıtlanması, neyi yiyip içeceğinize, neyi giyeceğinize, çocuk sahibi olup olmayacağınıza ve doğumu nasıl yapacağınıza başkasının karar vermesi... Sorun bu aslında.
Meltem Arıkan, bu oyunu bir buçuk yıl önce yazmış. Niye böyle bir oyun? "Özgürce düşünmek için" diye yanıt veriyor. "Analog dünya düzeninden dijital dünya düzenine geçerken insanoğlu ancak kavramların zincirinden kurtulduğu zaman başka bir yönetim şeklinin de var olabileceğinin farkına varacaktır diye düşünüyorum" diyor. Ama bunun için önce kendi varoluşumuz ve gücümüzün farkına varmamız gerektiğini belirterek, "Kendimize verdiğimiz değer iktidara ve mülkiyete dayalı olduğu sürece barışçıl bir dünya düzeninin kurulabilmesi mümkün değildir" diyor.
Bu konuya yarın da devam edeceğiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.