Yeme-içme ve eğlence rehberi
Rehber kitaplar, adı üstünde size rehberlik ederler. Şehirle ilgili yeme/içme/gezi ve eğlence rehber kitapları da, şehre yeni gelenler kadar şehirde yaşayanlara da fikir verir. Bu nedenle olmazsa olmazlardandır.
4. sayısı çıkan İzmir Gourmet Guide da İzmir'in yeme-içme ve eğlence rehberi alanında en başarılı çalışmalardan biri. Balık ve deniz ürünlerinden ev yemeklerine pastaneden meyhanelere kadar bin 484 mekana dair bilgiler yer alıyor içinde.
Yaşadığım veya gittiğim şehirde en çok ilgimi sokak arası mekanlar çeker. Bilinen yerler bilindiktir, sizi şaşırtmazlar aradığınızı bulur ve mutlu ayrılırsınız oradan ama sokak araları süprizlerle doludur.
"İzmir'in sokak arası mekanları, dolaştıkça ve gezdikçe hala ve henüz bitmeyecek kadar cevherler içeriyor" diyen Ahmet Güelyağdöken de hergün önünden geçtiğimiz sokaklarda farkına varmadığımız mekanları tanıtıyor.
Okurken iştahım arttı, bir an önce gidip özlediğim tatları yemek istedim. Rehberde Çeşme-Alaçatı, Seferihisar-Sığacık, Urla-Çeşmealtı gibi tatil beldelerinde yer alan mekanlar da tanıtılıyor. Bayramda nereye gideceğinize karar veremediyseniz, bütçenize göre ailecek hoş vakit geçireceğiniz mekanlar için İzmir Gourmet Guide kitabı elinizin altında olsun derim.
Sokak lezzetleri
Sokak lezzetleri baştan çıkarıcıdır. Şehri gezerken sokakta satılan yiyecekler kokularıyla görüntüleriyle sizi cezbederler. Örneğin midye dolması veya lokma. Ama biz kadınlar biraz seçiciyizdir. Annelerimiz sokakta satılan yiyecekleri yemememiz konusunda bizi sıkıca tembihlediği için, arada baştan çıksak da kolay kolay önlerinde kuyruk oluşturmayız. Dolayısıyla aklımızda da kalır o lezzetler.
The Marmara Otel yöneticileri de İstanbul'a gelen yerli-yabancı turistlerin sokakta görüp yemeye cesaret edemedikleri lezzetleri mönüsüne katmış. Kestane kebaptan lahmacuna, mısırdan midye dolmaya kadar her tür sokak lezzetinin yer aldığı bir mönü hazırlamış. Taş fırında pişirilmiş pide ve ekmek çeşitleri ve döner. Her masada özel zeytinyağı, sirke... En iyi mönü ödülüne sahip olduğunu da hatırlatalım.
Yerel tatların bütün otellerde olması gerekir. Evet, bir şehre gittiğinizde sokaktaki restoranlar daha çekicidir, oralara mutlaka gidilmesi gerekir, hatta gitmeyeni dövmek gerekir ama otellerin de şehrin en bilindik tatlarını en özel haliyle sunmasında yarar var. En iyi boyozcuyu İGG'den bulurum ama kaldığım otelde kahvaltı ederken boyoz da yemek isterim.
4. sayısı çıkan İzmir Gourmet Guide da İzmir'in yeme-içme ve eğlence rehberi alanında en başarılı çalışmalardan biri. Balık ve deniz ürünlerinden ev yemeklerine pastaneden meyhanelere kadar bin 484 mekana dair bilgiler yer alıyor içinde.
Yaşadığım veya gittiğim şehirde en çok ilgimi sokak arası mekanlar çeker. Bilinen yerler bilindiktir, sizi şaşırtmazlar aradığınızı bulur ve mutlu ayrılırsınız oradan ama sokak araları süprizlerle doludur.
"İzmir'in sokak arası mekanları, dolaştıkça ve gezdikçe hala ve henüz bitmeyecek kadar cevherler içeriyor" diyen Ahmet Güelyağdöken de hergün önünden geçtiğimiz sokaklarda farkına varmadığımız mekanları tanıtıyor.
Okurken iştahım arttı, bir an önce gidip özlediğim tatları yemek istedim. Rehberde Çeşme-Alaçatı, Seferihisar-Sığacık, Urla-Çeşmealtı gibi tatil beldelerinde yer alan mekanlar da tanıtılıyor. Bayramda nereye gideceğinize karar veremediyseniz, bütçenize göre ailecek hoş vakit geçireceğiniz mekanlar için İzmir Gourmet Guide kitabı elinizin altında olsun derim.
Sokak lezzetleri
Sokak lezzetleri baştan çıkarıcıdır. Şehri gezerken sokakta satılan yiyecekler kokularıyla görüntüleriyle sizi cezbederler. Örneğin midye dolması veya lokma. Ama biz kadınlar biraz seçiciyizdir. Annelerimiz sokakta satılan yiyecekleri yemememiz konusunda bizi sıkıca tembihlediği için, arada baştan çıksak da kolay kolay önlerinde kuyruk oluşturmayız. Dolayısıyla aklımızda da kalır o lezzetler.
The Marmara Otel yöneticileri de İstanbul'a gelen yerli-yabancı turistlerin sokakta görüp yemeye cesaret edemedikleri lezzetleri mönüsüne katmış. Kestane kebaptan lahmacuna, mısırdan midye dolmaya kadar her tür sokak lezzetinin yer aldığı bir mönü hazırlamış. Taş fırında pişirilmiş pide ve ekmek çeşitleri ve döner. Her masada özel zeytinyağı, sirke... En iyi mönü ödülüne sahip olduğunu da hatırlatalım.
Yerel tatların bütün otellerde olması gerekir. Evet, bir şehre gittiğinizde sokaktaki restoranlar daha çekicidir, oralara mutlaka gidilmesi gerekir, hatta gitmeyeni dövmek gerekir ama otellerin de şehrin en bilindik tatlarını en özel haliyle sunmasında yarar var. En iyi boyozcuyu İGG'den bulurum ama kaldığım otelde kahvaltı ederken boyoz da yemek isterim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.