Yazın televizyon seyredilmiyor dizilerin sayısında azalma var bu yaza damgasını yarışma programları vurdu ama yine de öne çıkan 3 dizi var: "Güneşi Beklerken", "Benim Hala Umudum Var", "Güzel- Çirkin". Biz de bu diziler üzerinden, daha doğrusu dizilerdeki klişeler üzerinden kendimize ayna tutalım.
Dizilerimizin vazgeçilmez klişelerinden biri fakir ailelerin zengin ailelere göre daha mutlu olduğu, birincisinde dayanışma, dostluk had safhadayken ikincisinde herkesin kendi hayatını yaşadığı, çocukların da bundan olumsuz etkilendiğidir.
Bunun ana sebeplerinden biri de kadınların başına buyruk olması, kocalarını sevip saymaması daha doğrusu kendilerini önemsemeleri, "canan"ı değil de "can"ı tercih etmeleri ve kendi paralarını kazanmak için çalışmalarıdır.
Bu kadınlar öylesine bencildirler ki, aileleri ve çocuklarıyla ilgilenmezler. "Güneşi Beklerken"de iki anne var böyle; biri dizinin zengin çocuğu Kerem'in annesi, diğeri de Cihan Hoca'nın karısı.
ZENGİN VE FAKİR AİLE
"Benim Hala Umudum Var"daki zengin anne çalışmıyor, bu nedenle daha ilgili oğluna karşı ama o da fazla ilgili. Onun hayatına, sevdiğine karışıyor ve onu sevgilisinden ayırıyor. Kötü bir kadın gibi gösterilmek istense de aslında o çocuğunun mutluluğunu isteyen iyi bir annedir.
Dizide rol modeli olacak kadın, işini tek başına mücadele ederek kuran Asudedir ama o da "deli, çatlak" bir kadın olarak lanse edilir. Çünkü bir erkeğe ihtiyaç duymamaktadır. Evet, aşıktır, fedakardır, vericidir ama boyun eğmeyendir. Çaresiz hiç değildir. Bu nedenle "kaçık"tır.
Dizinin çaresiz kadınını Umut'un annesi temsil eder. Zayıf, başında bir erkek olmadan yaşayamayan, kendi gücünün farkında olmayan bir kadındır. Bu yüzden, kızına kötü davranmasına karşın kocasına ve üvey oğluna karşı sesini çıkaramaz ve kızından değil, kocasından yana olur.
Her dizide, Türk filmlerinin değişmez karakteri olan "genç yaşta kocasını kaybetmesine rağmen kendini çocuklarına adayan, dikiş dikerek veya kocasından kalan gelirle idare etmesini bilen, yemeyen yediren bir kadın" vardır mutlaka.
İYİ VE KÖTÜ KADINLAR
"Güzel-Çirkin"deki komiser Murat'ın annesi mesela! Orta halli ve muhafazakar bir aileden gelen Murat'ın zıddı olan Nazlı ise varlıklı ama mutsuz bir ailenin tuzu kuru, sırf ailesine olan tepkisinden dolayı çalışmak isteyen, sorunlu bir kadındır. Babası sadece kariyerini düşünmekten evini ihmal etmiş ve başka kadınlarla gönül eğlendirmiştir. Annesi de bununla baş edemeyip, bunalıma girmiş, bencil olduğu için de çocuğunu değil kendini düşünerek teselliyi içki şişelerinde aramıştır.
Nazlı "kötü" dür, çünkü her yere gitmekte, başına buyruk davranmakta, evlenmeden birlikte yaşamaktadır ama özünde "iyi" bir kızdır, böyle davranmasının nedeni ailesidir, onu sevip, koruyan bir erkekle "iyi"liğe terfi edebilir.
Sayıları 7 milyonu bulan "ev kızları"nı, yani üretmeyip tüketen, babaya, kocaya bağımlı kızı ise Murat'ın nişanlısı temsil eder. Tek tesellimiz, özenilecek bir karakter olarak gösterilmemesi.