Her şeyden önce her erkek gibi her kadın da seçilme ve belediye başkanı veya belediye meclisi veya il genel meclis üyesi olma hakkına sahip. Ayrıca yaşadığı yerle ilgili söz söyleme ve karar verme hakkına da sahip.
Bir kadının aday olmasından daha doğal bir şey yok. Ayrıca kadınlar belediye yönetiminde olmadığı zaman şehirlerimizin hizmet yarışında ne kadar geride kaldığını görmek mümkün. Şehirlerimiz, kasabalarımız, köylerimiz her tür hizmette sınıfta kalmış durumdalar.
Örneğin; bütün belediyeler park ve bahçe yapmayı pek seviyorlar ama oralarda kimler vakit geçiriyor? Özellikle çocuklar ve anneler değil mi? Peki buraları kadınlara göre düzenliyorlar mı? Hangi parkta tuvalet var? Bebekleriyle parka gelen anneler için çocukların altını değiştirme bölümü var?
Bütün belediyeler kaldırım döşemeye bayılıyor. Ama bu kaldırımlarda topuklu ayakkabı giyen kadınları, romatizmalı veya bastonla yürüyen yaşlıları veya bebek arabası veya tekerlekli sandalye ile gelenleri düşünen yok!
PARKLAR
Belediyeler aydınlatmaya da hiç önem vermiyorlar. Aydınlatma demek kadınlar için güvenlik demek. Mesela İstanbul'da metrobüsten çıktıktan sonra gideceğiniz yere varmak için otoyol kenarından yürümek zorunda kalıyorsunuz. Aslında alt geçitler var otoyola çıkmamanız için. Ama in cin top oynuyor. Hiçbir kadın oradan tek başına geçmeye cesaret edemez. Ben her seferinde gireyim diyorum. Girmek için onlarca merdiven inip, tünelde yürümek ve onlarca merdiven çıkmanız gerekiyor ve bu işlemi iki-üç kez tekrarlamanız. Tehlikeli ama kestirme yol varken kimse onlarca merdiven inip çıkmayı göze almıyor. Almayınca da oraları ıssız yerler haline geliyor. Ve işe yaramayan, boşuna ara harcanan atıl birer yer.
İstanbul trafiğinin giderek içinden çıkılmaz hale geldiği için son zamanlarda araba kullanmayı bırakıp toplu taşımaya yöneldim. Ama bunun için kendime bir spor ayakkabı aldım. Çünkü bırakın ince topuklu normal topuklu ayakkabılarla bile yola çıkmanız mümkün değil. Maratona hazırlanır gibi hazırlık yapmanız gerekiyor.
TOPLU TAŞIMA AMA
Çünkü toplu taşımaya binmek demek bayağı bir yol yürümek demek, yüzlerce merdiven inmek çıkmak demek. Evet, mesafeler kısa, gideceğiniz yere otomobille gideceğinizden daha kısa sürede gidebiliyorsunuz ama dediğim gibi böyle bir maratona çıkmanız için genç olmanız gerekiyor ya da herhangi bir sağlık sorununuzun olmaması. Örneğin ben evden çıkıp durağa kadar yürüyorum. Sorun yok. Metrobüse binmek için ya metroya kadar yürümem ya da otobüse veya minibüse binmem lazım.
SOKAĞA ÇIKMIYORLAR
Metroya yürümek bayağı bir mesafe. Metro durağına gelmeniz de yeterli değil. Önce birkaç yürüyen merdiven sonra uzun bir yol sonra yine merdiven. Metroya bindiniz. İndikten sonra metrobüse kadar upuzun bir yol. Sonra yine merdivenler. Sonra metrobüs. İndikten sonra gideceğiniz yere yine merdiven ve upuzun yollar. Ben zorlanıyorum annem hayatta binemez. Ya arabamız olmasa veya nemin taksiye verecek parası nasıl gidecek bir yerden bir yere? Gidemeyecek. Çoğunluk da gidemiyor zaten. yaşlılar, engelliler, hamileler, çocuklular sokağa çıkamıyor maalesef. Çıkmaları da büyük bir eziyet. İşte bu nedenle yönetimde kadınların olması şart.