Geçtiğimiz hafta ünlü yazar ve düşünür Simone de Beavuoir'in doğum yıldönümüydü. Kadınlar için önemli bir kadın Simone. Kadın üzerine baş yapıt diyebileceğiz üç cilt bir kitap yazmış. Ayrıca kendini, ilişkileri ve dönemi anlatan deneme kitapları, günlükleri ve romanları var. 'Kadın'ı yazdı Simone. Aradan geçen yıllarda kadınların bağımsızlıklarını kazanıp kazanmadıkları tartışıldı. Bu tartışmaları başka bir zamana bırakarak onun kitabının 3'üncü cildinden bazı alıntılar yapmak istiyorum. Kadınlara yüklenen "Değersizlik, küçüklük, utangaçlık, ikiyüzlülük, tembellik, boş işlerle uğraşmak, köle ruhluluk" falan gibi şeylerin sadece kadınların "Ufuklarının kapalı" olduğunu gösterdiğini söyler.
"Çünkü" der, "Kadınlar duygularıyla yaşamaya, kendiliğinden var olan şeylerle yetinip gitmeye başkaları tarafından mahkum edilmişlerdir. Kadının küçümsenen ve eleştirilen düşünce ve davranış biçiminin nedenlerini şöyle anlatır:
DAVRANIŞLARIN NEDENİ
Hareme kapatılan köle, gül reçeline, kokulu banyolara hastalık derecesinde düşkün değildir ama vakit geçirmek zorundadır. Kadın böyle tatsız tuzsuz bir haremde (bu ister kapalı bir ev, ister kentsoylu/buruva konağı olsun) yaşadıkça, mutlaka rahatlık ve kolaylığa sığınacaktır. Ayrıca açgözlüce şehvet peşinde koşuşu da çoğunlukla doyumsuz oluşundan gelir. Cinsel yönden doyumsuz ve erkeğin özentiliğine, "erkek dünyasının çirkinliklerine" mahkum olduğundan kürklerle, mücevherlerle, suyun, güneşin veya genç bir aşığın okşayışlarıyla avunur. Şunu bir kez aha belirtelim ki; anlık yaşamın kolay zaferlerine değer verişi, elinde bundan başka bir şey bulunmayışındandır. Büyük şeylere el uzatamadığı için küçüklere değer vermektedir. Çekiciliğini, başarı umudunu süslenmesine ve güzelliğine borçludur. Çoğunlukla tembel ve ağırkanlı görünür ama karşısına çıkan işler de tıpkı zamanın boşu boşuna akışı kadar yararsızdır. Gevezeliği aylaklığı unutmak içindir. Şurası da bir gerçektir ki; insanca bir iş tuttuğu zaman, erkek kadar etkin, etkili, suskun ve çileci olabilmektedir.
BEKLEYİŞE TEPKİ
Simone de Beauvoir, kadınların pek çok davranışının karşı koyma, kafa tutma biçiminde yorumlanması gerektiğine değinerek der ki; "Kadının kocasını zevk için değil, inat olsun diye aldattığı görülür. Kocası yöntemli ve tutumlu yaşıyorsa, inat için hesapsız kitapsız, sersemce davranır. Geç kalmakla suçlanan kadınların gecikmeleri de bilebiledir. Bazı hoppa kadınlar, böylece erkeğin arzularını kamçılayacaklarını, varlıklarının değerini artıracaklarını düşünürler. Ama kadın, özellikle erkeği böyle birkaç dakika ya da saat bekletmekle, uzun bir bekleme olan yaşamı karşısında duyduğu tepkiyi açığa vurmaktadır. Bir bakıma bütün varoluşu bir bekleyiştir. Çünkü o yaşamın belirsizliğine hapsedilmiştir. Doğrulanması hep bir başkasının elindedir, erkeklerin sevgisini, saygısını, övgülerini bekler, aşkı bekler, geçimini ondan bekler, erkeğin arzusunun uyanmasını bekler v.s. İktisadı bağımlılığı onu erkeklerin oyuncağı haline getirir."
Kitabın her satırı kadınları anlamaya yönelik ipuçları içeriyor. Bu görüşler üzerine düşünmek gerekiyor. İyi ki doğdun Simone...