Evlilikte başrol kimin?
Evleniyor kadın büyük bir şaşaa ile. Düğün dernek yapılıyor, bir ev kuruluyor ve yeni bir yaşam başlıyor. Anne evinden zor bir yaşam. Eskiden işleri yapmayıp anneye bırakırken şimdi o işi koca yapıyor ve bütün işler kadına kalıyor. Hele bir de okuyor veya çalışıyorsa, işin yükü iki kat artıyor.
Haliyle söylenmeye başlıyor. Ee daha cicim aylarındalar, aşık olarak evlenmişlerse birbirlerine naz yapacak durumdalar. Ama işte naz-niyaz da bir yere kadar. Ev bu, temizlik ister, çamaşır-ütü ister, yemek ister vs...
Bu işlerin evi paylaşan kişiler tarafından paylaşılması gerekir.
Gelin görün ki erkek tarafı alışmamış bu işlere. Annesi onun bir tabağı mutfağa götürmesine bile izin vermemiş. Paşalar gibi el üstünde tutmuş oğlunu. Ve bu işlerin kadınlar tarafından yapılması gerektiği söylenmiş. Ne yapsın erkek de ailesinden görmemiş, filmlerde, kitaplarda böyle okumuş, yapmıyor haliyle.
KARŞILIKSIZ BİR İŞ
Evli kadın birdenbire mütemadiyen ev işi yapan bir kadına dönüşüyor. Bitip tükenmeyen, yaptıkça daha çok yapılması beklenen bir iş temposu. Ve karşılığı yok. Yani bir teşekkür veya övgü yok. Para hiç yok. Bu işleri bir şirkette yapsanız karşılığında para alırsanız ve bu sizin mesleğiniz işiniz olur. Ama evde yaptığında bu sizin göreviniz.
Kadın buna da "eyvallah" diyor. "Benim evim, benim yuvam" diyerek evini ihmal etmiyor. Bu arada çocuk katılıyor aileye. Önce hamilelik. Onun sevincinin yanı sıra zorluğu, sıkıntısı. Bakıyor ki koca bundan çok fazla etkilenmiyor. Bütün yük yine kendinde. Çocuk doğduktan sonra daha da artıyor yükü. Uykusuzluk, çocuk bakımı, evi işi, kayınvalide ve etrafla iyi geçinmek...
Mutlu mu halinden? Değil ama mutluymuş gibi yapıyor. Bir kocası var, çocukları, evi, yuvası. Şikayet etmeye kalka yanıtın "Daha ne istiyorsun?" olacağını bildiği için kendine bile mutsuz olduğunu söyleyemiyor ve mutluluk yalanını oynamaya devam ediyor.
KİM FEDAKAR?
Kadınların çoğu evlilikte hep kendilerinin fedakarlık yaptıklarını düşünürler. Anlayışlı olan yalnızca kendileridir. Oysa erkekler de en büyük fedakarlığı kendilerinin yaptıklarını düşünüyorlar. "Evlilikte erkekler figüran gibidir aslında. Başrol kadınındır" diyen erkekler var. Kullanıldıklarını düşünüyorlar. Evliliğin erkeklere uygun bir kurum olmadığını, her şeye 'evet' dediklerini, demek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. "Evlenme teklif ederken bile bir erkek evlenmeyi istemez" diyorlar hatta.
Kadınlar bu gerçeklerin farkında değiller mi? Farkındalar ama her kadın kendisinin ve kendi ilişkisinin ve evliliğinin farklı olduğuna, olacağına inandırır kendini. O yüzden gerçeklerle yüzyüze gelince hayal kırıklığı da daha büyük olur.
Yapılacak şey evliliği kadın için "tek uğraş" olmaktan çıkarmak. O zaman erkek de mutlu olacak kadın da...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.