Bodrum'da yoğun bakımda yatan Nejat İşler'den söz ediyorum. Sadece gülüşü değil, bakışları, duruşu güzel. Yaptığı işleri hayatı sorgulayan bir adam. Kendini çok fazla önemsemeyen biri. Dev aynasında görmeyen. Farklı yerlere oturtmayan. "Bir kadına ait olduğun zaman adam olursun" diyebilen biri. Belki de bu yüzden kadınlar seviyor onu. Sokak çocuklarının karnını doyurmak için onlara cafe kapatıyor. En iyi dostu sigarası ve içkisi. En sevdiği koku yasemin. Patatesin her yemeğini seviyor. En büyük korkusu başkasına kötülük etmek.
Röportajlarında kendini şöyle anlatmış:
* Mesleğin başında, henüz konservatuvar öğrencisiyken, sanırım 21 yaşındaydım, hakkımı aradığım için kolaya kaçıp disiplinsiz dediler. Bir disipline inanırım, o da meslek disiplinidir. Yan yana gelmenin değerini, meslek birliğinin önemini iyi bilirim.
* DİSK'in bir etkinliğine katıldım, en önlerde yürüdüm. Kimse haber yapmadı, ancak bir bardan çıkıyorsam üşüşüyorlar, ertesi gün bütün haberlerde varım. Kısıtlanamam, kendimi ifade ederek yaşarım. Adım çıkmış dokuza, inmez sekize... Ne de olsa bellemişler, alkolik, ailesinin reddettiği oğlan...
SADECE ARTİSTİM
* Ben sadece artistim, bu halde bile bunlar başıma geliyorsa, memleket meseleleriyle uğraşan aydınların başlarına neler geliyordur. Harbiden konuşanları, suya sabuna dokunanları, biliyoruz ki katlediliyorlar. Onların olduğu yerde bizim ne hükmümüz var ki... Dedem feshanede, babam fabrikada işçiydi. Emin olduğum şey, ölene dek sınıfımın yanında kalacağım.
* Cami yaptırma dernekleri başkanı olan dedemi çok severdim ben. İnançlı bir adamdı. Mahallede saygı duyulurdu. Beni dedeme benzetirler. Hızlı yürüme özelliğimi ondan aldım. Dedem hala iki günde bir rüyama girer. Kendimi kötü hissettiğim zaman bana bıraktığı pardösüsüyle uyurum. Hala bana yardım ediyor. Rol modelim de önce dedem. Sonra Müşfik Kenter ve Fikret Kuşkan.
* Annemle babam hayatla ilgili kararlarıma saygı gösterdiler. Çok iyi bir ailede büyüdüm ben. Şansımdır ailem. Ben böyle istedim, böyle karar aldım dedim. Hiç kimse de muhalefet etmedi. Şunu yap bunu yap demedi. Nasıl modern ülkelerde 18 yaşına giren velet aileden ayrılırsa ben de o yaşta evden çıktım. Bizim aile cennetliktir. Ben hiç yoksun kalmadım. Yoksulluk evet. O zaman herkes yoksuldu zaten.
MESAFERELER İYİDİR
* Tembelim ama eve ekmek getirebilecek her işe varım.
* Gittiğim yerlerde verilen selamı alırım, nezaketle istendiğinde istenileni yapmaya çalışırım. Küçüklük lakaplarımdan biri "Farketmez Nejat"tır. Kimseyi rahatsız etmek istemezdim ben. Hala da öyledir. Ama onlar da beni rahatsız etmesin. Mesafeleri eskiden beri severim.
* Yıllarca mülkiyet hırsızlık diye bağırdım. Sonra geçen sene Bodrum tapu dairesinde buldum kendimi. Mahalle baskısı bana ev aldırdı. Şimdi işim yoksa kışın da çoğunlukla Bodrum'da yaşıyorum. İstanbul'da durmak istemiyorum. Aslında rutin bir hayatım var. Komşularımdan çok farklı yaşamıyorum ben de.
* Ben Allah"a çok şükür çok zengin bir insanım. En büyük servetimin insan biriktirmek olduğunu düşünüyorum. En çok önem verdiğim şey de bu ve şanslıyım o konuda.
* Kadınlarla aram hep iyiydi. Kadınlı bir ailede büyüdüm. Öyle denk geldi. Anadolu Lisesi sınavını kazandım. Kazandığım okulu İstanbul Kız Lisesi'nin içinde kurdular. 800 kızla beraber okudum. 50 erkektik.
* Yalnız dolaşmayı, kaybolmayı, yok olmayı severim. Nerde kaybolabiliyorsam, oraya giderim. Artık kaybolmayı daha az becerebiliyorum. Bu da biraz sıkıntı yaratıyor. Ama yapacak bir şey de yok.
Bir an önce hayata dön Nejat. Ve yine sen olarak yaşamaya devam et...