Hacire'nin yaşam mücadelesi

Kadın kıyımı hız kesmiyor. Kader'den sonra Hacire. Üstelik Hacire iki canlı. Öldürülen sadece Hacire değil bir de anne karnında 8.5 aylık olan doğmamış bir bebek var. Ondan kimse söz etmiyor.
Kürtaa ceninin de yaşam hakkı var diye karşı çıkan muhfazakar toplumumuz anne karnında 8.5 aylıkken öldürülen bebeği yok sayıyor. Hiç ondan söz etmiyor, hakkını aramıyor. Hamile kaldığı için ölmesi gerektiğini karar verilen Hacire söz konusu olan. O da zaten suçlu ilan edilmiş. Hem de bütün aile üyeleri ve köy halkı tarafından. Yani bu olayın faili çok.
Hacire'nin tek suçu aşık olmak. Bir erkeği sevmek ve onunla duygusal ilişkiye girmek. Hacire'nin yaşadığı bölgede aşık olmanın bedeli ölmek. Kızların çocuk zorla evlendirilip kocaya varmasına bakan Ayşenur İslam'ın sözleriyle "masumane" bakan ve normal karşılayan toplum, 19 yaşındaki bir kızın sevdiği erkekle cinsel ilişkiye girmesini "ahlaksızlık" olarak değerlendiriyor ve öldürülmesi gerektiğini düşünüyor. Bu ikiyüzlülük değil de nedir? Beni siz aydınlatın lütfen.
KİM SUÇLU?
Hacire Göv'ün hayatta kalabilme mücadelesini, Berjin Amara Kadın Dayanışma Merkezi araştırıyor. Merkez Koordinatörü Rihan Kayhan'ın Milliyet'ten Damla Yur'a anlattığı bilgilere göre babasını kundaktayken kaybeden Hacire, 2 ağabeyi ve annesiyle çocukluğundan bu yana mevsimlik işçi olarak çalışmış. Ceylanpınar'da pamuk toplarken şu anda askerde olan Cuma ile tanışmış ve aralarında duygusal bir yakınlık başlamış. Köyüne döndüğü zaman hamile olduğu ortaya çıkmış.
Olaylar da bu hamilelik üzerine gelişiyor zaten ve Hacire "suçlu" ilan ediliyor. Yaşı 18. 12 yaşındaki kızı kocaya vermenin masumane karşılandığı bir toplumda 18 yaşındaki bir kızın kendi iradesi ile bir ilişkiye girmesini masumane göremiyoruz nedense. Diyelim ki Hacire suçlu. Ya diğerleri?
Mesela Cuma. Askerde olduğuna göre o da 18-19 yaşlarında olmalı. Bu topraklarda yaşadığına göre bir genç kızla cinsel ilişkiye girdiğinde onu ve kendisini nasıl bir sorumluluk beklediğini bilmesi gerekir.
Hep sözünü ettiğim erkeğin sorumluluğu burada devreye giriyor. Bizim erkeklerimiz neden kendilerini sudan çıkmış ak kaşık gibi görme eğilimindeler. Neden bir ilişkiye girdiklerinde sorumluluk üstlenmezler? İlişkiye girdiğiniz genç kız hamile kalırsa neler olabileceğini düşünmezler?
ERKEĞİN SORUMLULUĞU
Cuma da düşünmüyor. Hatta genç kızın hamile olduğunu öğrenince "benden olduğu ne malum?" diye çocuğu reddediyor. Genelde erkeklerin pek sığındığı bir kaçış noktasıdır bu. "Benimle birlikte olduysa başkalarıyla da olmuştur" diye düşünmek işlerine geliyor.
Acaba şimdi kendini nasıl hissediyordur Cuma? Genç kızın ve kendisinin olma ihtimali çok yüksek çocuğun öldürülmesinden dolayı pişmanlık duyuyor mudur? Yoksa hala "bana ne?" mi diyordur?
Rijan Kayhan'ın anlattıklarına göre Hacire'nin annesi kızını yaşatmak için büyük uğraş vermiş. Önce bebeğin aldırılmasına karar verilmiş. Böylece suç delili ortadan kalkacak! Kadının kendi bedeniyle ilgili karar vermesine karşı çıkan toplum burada doğmamış bebeğin yaşam hakkını falan hiç akla getirmeyerek kürtaj olmayı uygun görüyor.
Ne var ki yasalara göre belli bir haftayı geçince kürtaj suç olarak görüldüğü için hastane sorumluluk almıyor ve kürtajı yapmıyor. Böylece genç kızın öldürülmesine onlar da yeşil ışık yakmış oluyor.
Ve şimdi o köy halkı o köyde yaşayanlar o köyün muhtarı imamı bu olayda hiçbir sorumlulukları olmadığını düşünerek mutlu mesut yaşıyorlar mı? Hiçbir pişmanlık duyguları yok mu? "Olan olmuş o kızı ve bebeğini yaşatsaydık" diye akıllarından geçirmedikleri için vicdanları rahat mı?
Ya namuslarına leke getirdiğini öne sürerek genç kızı ve doğmamış bir bebeği öldüren iki amacoğlu? Namuslarını temizlemenin huzuru içindeler mi? Başlarını yastığa rahat koyuyorlar mı?
Bu olaylar ders olmuyor mu muhafazakar topluma? Zorla evlendirilen küçük kızları masumane gören vicdanlarımız 19 yaşındaki bir kızın evlilik dışı ilişkiye girmesinin bedelinin ölüm olmasını kaldırabiliyor mu?