Seda Kaya Güler

Kadınlık mı, annelik mi?

Annelik, kadın olmanın bittiği nokta mıdır? Eğer günümüzün "ideal anne"sinden söz ediyorsak evet... Beklentiler öylesine ağır ki kadının anneliği "hak etmek" için ekonomik özgürlüğüyle birlikte sosyal ve cinsel hayatından da vazgeçmesi gerek. Hayatından ödün vermeye yanaşmayan "anne-kadın"ın ise sinirleri sağlam olmalı. Bu satırlar Fransız yazar Elisabeth Badinter'in "Annelik mi Kadınlık mı?" adlı kitabından. Kitaplarında genellikle anneliği sorgulayan Badinter üç çocuk annesi ve yedi torun sahibi feminist bir kadın. Yazar, İletişim Yayınları'ndan çıkan ve Ayşen Ekmekçi'nin çevirdiği kitapta "kusursuz anne" olmayı hedef haline getiren günümüz düşüncesine savaş açıyor. "Biz neredeyse farkına dahi varmadan annelik algımızda bir devrim gerçekleşti. Bu devrim hakkında hiçbir tartışma yapılmadı, hiç ses çıkmadı" diyor.

ÖZGÜRLÜKLER GERİLİYOR

Bu devrimin kadın özgürlüklerine kısıtlamalar getirdiğini ve zorluklarla elde edilmiş kadın haklarına zarar verdiğini söyleyerek, annelik konusunda son 30 yıldır özgürlüklerin sinsice gerilemesine neden olan üç eğilimden söz ediyor. Birincisi, daha ekolojik bir hayat özlemiyle sunulan ilkel yaşam tarzı; ikincisi hayvan davranış bilimlerinin anneliğe yüklenmeye çalışılması; üçüncüsü de öze dönüş hareketi olarak sunulan abartılı emzirme dönemi ve ilaçsız doğal doğuma övgü. Yazara göre bu akımlar sadece iş dünyasında kendine yer edinmeye çalışan kadına değil, kusursuz annelik imgesi yüzünden kendini başarısız hisseden tüm kadınlara zarar veriyor. Kitabı hafta sonu katıldığımız bir toplantıda feminist arkadaşım Hülya Gülbahar'ın elinde gördüm ve hemen karıştırmaya başladım. Kadınlara kendini kötü hissettiren konunun başında "vicdan azabı" geliyor. Bu azap ideal annelik şablonuna uymak istemeyenler üzerinde gerçekten etkili olan bir baskı aracı.
İYİ ANNELİK MİTİ
İnternette gezinirken kitapla ilgili güzel bir yazıya da rastladım. Asuman Bayrak şunları yazmış örneğin: "Kadın emeğinin son bin yıllık tarihinde, kadınlar artık kendi istekleriyle, her türlü suçluluk duygusuna rağmen ev dışında çalışmayı seçiyorsa 'iyi anne' olma mitini tartışmak lazım. Ancak günümüzün post modern liberal kapitalist düzeni, bireylere günlük hayatın hızlı temposu içerisinde derin ve sağlıklı bir şekilde düşünme fırsatı vermiyor. Yol uzun, üstelik mayın döşenmiş; küçük bir hata yapan affedilmiyor. Oysa bir kadın, evde kalıp bol bol çocuk büyütme olanağı varken, çocuk sayısını sınırlamaya gayret ediyor, zamanının bir bölümünü mutlaka dışarıda geçirmek istiyor, sosyal, kültürel hayata katılmak için yollar arıyorsa, annelik doyurucu bir iş olmasa gerek. "Badinter de "Kadınlık mı? Annelik mi?" sorusunun kadınlar için nasıl tehditler içerdiğini etkileyici bir biçimde gösteriyor:
Bu tercih dayatması, sonuç ne olursa olsun, kadınlara mutsuzluktan başka şans tanımıyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.