• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
SEDA KAYA GÜLER

Kadın ve kentlileşme

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29.04.2014, 00:00
Geçtiğimiz yaz İstanbul'da gerçekleşen Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu Konferansı'nın ana teması "Sürdürülebilir Geleceğe Ulaşmada Kadınların Rolü" idi. Bu konu, "Eğitim, şiddet, kadının insan hakları, kadın ve kentlileşme" başlıkları altında çok sayıda panel, seminer ve atölye çalışmalarında ele alındı. Sorunlar tartışıldı, çözüm önerileri getirildi. Yapılan sunumlar ve alınan kararlar bir kitapta da toplandı. Konferansın sonucunda şu ortak mesaj yayınlandı: "Uygulanmayan hak hak değildir". Sunumların çoğu kentleşmeyle ilgili. Zira kentleşme önemli bir konu. Yeni bir yerel seçimden çıktığımız şu günlerde aslında bu konunun çok da üzerinde durmadık. Kent ve kentsel yaşam alanları, bilgiye ulaşma, hayatı tam olarak yaşama fırsatı içeren mekanlar. Kırsal yaşamın geleneksel yapısı, kadının varlığını görünmez kılmak üzere kurulmuş. Özellikle bizim gibi toplumlarda kadınlar kırsal yaşamın nimetlerinden pek yararlanamıyorlar.

KIRSAL YAŞAM
Doğuya gitmeye gerek yok. İstanbul'un köylerinde bile kadınlar sosyal yaşama katılamıyorlar. Örneğin bayram eğlenceleri köylerde genellikle ortak mekanlarda kutlanır. Kırsal yaşama özenip satın aldığımız evin bulunduğu köy halkının bayramlaşma törenine, geçtiğimiz bayram bizler de katıldık. Öğrendik ki kimi pilav getiriyor kimi kavurma veya börek ve tatlı. Köy meydanında bu yemekler yeniliyor ve de herkes birbiriyle bayramlaşıyor. Biz de içecekleri üstlendik ve meydana gittik. Bir de baktık ki bayramlaşmaya gelenler sadece erkekler ve erkek çocuklar. Pilavı, böreği, kavurmayı, tatlıyı yapan kadınlar ama onlar eğlenceye katılamıyorlar. Evden seyrediyorlar. Meydanlar erkeklerin. Kadınlar tek başlarına tarlalarına bile gidemiyorlar. Çünkü kırsalda kadınlar erkeklerin çizdiği sınırlar içinde ve yaşam alanında yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Bu açıdan baktığımızda kentler, kadınların toplumsal yaşamda var olma mücadelesine katkı sağlayan bir ortam.

KENTSEL YAŞAM
Kentsel yaşam, kadının tek başına yaşayabilmesi için gerekli sosyal-mekansal özelliklere sahip. Evet, kentler daha kalabalıktır, çok sayıda kişi birbirine yakın mesafede yaşar ancak kırsalın aksine yakın konumlarda yaşayan kişiler birbirlerini tanımazlar. Bu da bir nevi özgürlük getirir. Tabii bu özgürlüğün kadınlar için hemen gerçekleştiğini söylemek mümkün değil. Göç ederek kente yerleşen kadın, uzunca bir süre kentin özgürleştirici ortamı ile kırsal kesimin kapalı toplumsal yapısı arasında sıkışır kalır. Özgürlükten kastım eğitim, sağlık hizmetlerinden yararlanmak, deniz kenarında veya meydanlarda yürümek, parkta soluklanmak, bir cafede çay içmek vs... Bu açıdan yeşil alanlar, parklar, müzeler, eğlence merkezleri önemli bir yer tutar kent yaşamında. Kadın-erkek, çoluk-çocuğun birlikte gidebileceği, hoş vakit geçirebileceği alanlara ihtiyaç duyulur. Geçtiğimiz hafta bir toplantı nedeniyle bulunduğum Eskişehir bu konuda örnek alınacak şehirlerden biri. Hafta sonu kentin hiçbir otelinde yer olmaması, müzelerde ve bilim ve eğlence merkezlerinin önünde kuyruklar oluşması bunun göstergesi. Ve bu kuyruklarda kadınların görünür olması, kentsel yaşama katılması en önemlisi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.