Seda Kaya Güler

Aslolan insan ve yaşam

İnsanoğlunun geçirdiği nice deneyimler ve çektiği nice acılardan sonra, çağımızın din ve inançlara tanıdığı bir yer var: Vicdanlar. Kişi, neye inanıp inanmadığına kendisi karar verecek. Diğer bütün bireylere ve devlet başta olmak üzere bütün otoritelere düşen görev, kişinin kararına saygı duymak. Bu saygı, bir yerde insana olan saygının gereği hatta emri. Çünkü aslolan insan. Laiklik dediğimiz de bu işte. Cumhuriyet, demokrasi ve laiklik, ülkemizdeki "Aydınlanma"nın üç büyük sac ayağı. Demokrasi cumhuriyetin, laiklik de demokrasinin tamamlayıcısı. Ama işte laiklik, pek hoşlanmadığımız bir şey. Ürkütücü gelir insanımıza. Hala dinsizlik olarak algılanır. Sürekli vurgulanması kişilere ve partilere oy kaybettirir.

LAİKLİK

Laikliği cumhuriyetin onuru olarak gören Atatürk'ü anarken laikliğin ne anlama geldiğini hatırlayalım mı? Tanrı ve din konusundaki inançlarımız, iç dünyamızın en dokunulmaz köşelerindendir. Bu konuda herkes kendi seçimini yapar. Kimse inancından ötürü kınanamaz, suçlanamaz, dinsel inanç ve kanılarını açıklamaya zorlanamaz. Bunlar mutlak olarak korunan değerlerdir. Din ve inanç (vicdan) özgürlüğü dediğimiz bu özgürlüğün uzantısı olan ibadetler, dinsel ayin ve törenler ise, bütün çağdaş hukuk sistemlerinde, kamu düzeni ile ilgili kimi kısıtlamalar dışında serbesttir. Tabii bu özgürlük, inanmama özgürlüğünü de kapsar. Hiçbir tanrısal veya dinsel inanca sahip olmama, bundan dolayı kınanmama ve ayrıma tabi tutulmama hakkı da vardır kişinin. Ya da inanıyor olsa bile ibadete ve dinsel törenlere zorlanmama. Çünkü inançsızlık da bir inançtır.

DEVLETİN GÖREVİ

Böylece din ve inanç özgürlükleri sadece insanların değil, inanan ve inanmayan ya da inandığı halde dinsel buyrukları yerine getirmeyen herkesin özgürlüğüdür. Bu özgürlük, kişinin dini öğrenme ve öğretme ve yayma haklarını da içine alır. Kısacası devlet, kişinin Tanrı ve din konularındaki seçimine karışmaz. Karışmamalı. Yani taraf tutmamalı. Kendi iktidarına dayanarak belli bir inanç ya da inançsızlığı aşılamaya çalışmamalıdır. Devletin görevi, din ve inanç özgürlüğünü güvence altına almaktır. Laiklik budur işte. Aslında laiklik, özgürlüğün ve demokrasinin bir güvencesidir. Yaşamın dayatmasıdır. Önemli olan da yaşam değil midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.