Meğer ne kadar çok dayak yiyen varmış değil mi? Biri ortaya çıkınca gerisi çorap söküğü gibi geldi. Her gün yeni isimler ekleniyor kocasından veya sevgilisinden şiddet gören kadınlara... Gazeteci, spiker, Türkiye güzeli, manken, sunucu... Yani eğitimli kadınlar, çalışan kadınlar, kariyer sahibi kadınlar da kocalarından dayak yiyor.
Bu yeni bir durum mu? Değil.
Kadınlar eskiden çok mutluydu, evliliklerde sorunlar yoktu da şimdi mi hortladı dayak? Hiç değil...
Eskiden de aile içi şiddete maruz kalıyordu kadınlar, şimdi de... Değişen, kadınların sessiz kalmamaları... Dayak yediklerini saklamamaları... Kaderlerine razı olmamaları... Boşanmaya karar vermeleri ve harekete geçmeleri...
İşte giderek artan gerçek, kadınların dayak yediklerini yüksek sesle söylemeleri. Sevgilisinden dayak yediğini söylediği için eleştirilen, kendi ayaklarına ateş ettiği bile öne sürülen Deniz Akkaya'nın ardından bir baktık ki her şeyin yolunda gittiği sanılan evlerde, evliliklerde kadınlar dayak yiyormuş...
Yapacağımız tek şey susmayan bu kadınların yanında olmak. Onları değil, dayak atan erkekleri eleştirmek...
ARADAN YILLAR GEÇTİ
Bu satırları yıllar önce Deniz Akkaya'nın dayak yediğini ilk kez itiraf etmesi üzerine yazmıştım. Aradan yıllar geçti. Ve değişen ne oldu dersiniz?
Onca şiddet olayı/haberi/tartışması sonucu halen dayak atan erkekler yerine dayak yiyen kadınların suçlanmasına şaşırıyor muyuz?
Örneğin Deniz Akaya'nın yeni sevgilisinden dayak yemesi üzerine "niye hep dayak atan erkekleri seçtiği?" üzerine yorumlar yapılmasını ve "Bu kaçıncı dayak hikayesi?" türünden eleştiriler getirilmesini nasıl yorumlamalıyız?
"Tam dayaklık çocuk/kadın" türünden "özdeyişlerimiz" vardır. Anlamı "dayağı hak ettiğidir".
Bu görüşü benimsediğimiz ve karşı çıkmadığımız sürece bu algı hep devam edecektir. Ve biz dayak atan erkekler yerine dayak yiyen kadınları eleştirmeyi sürdüreceğiz.
Ve işin tuhaf tarafı, yarın öbür gün Murat Varol başka ünlü bir kadınla birlikte olmaya devam edecek. Ve o kadın veya kadınlara "neden şiddet yanlısı bir erkekle birliktesin?" diye sorulduğunda, kendisinin uslu ve söz dinleyen biri olduğunu ima ederek suçu "dayak yiyen kadınlara" atacaktır. Ta ki kendi başına gelinceye kadar.
KİMDEN YANAYIZ?
Eskiden yaygın olmasına rağmen böyle bir sorun yokmuş gibi davranılıyor, bu konuda hiçbir önlem alınmıyor ve hatta sorunu gündeme getirmek isteyenlerle alay ediliyordu. Çünkü dayak 'mahrem' bir alana ait sayılıyor ve meşru görülüyordu.
Böyle görüldüğü için de gizlendi, gizlendikçe meşrulaştı ve sonuçta giderek yaygınlaştı.
O yüzden feministler "Dayak toplumsal bir sorun olarak gündeme getirilmedikçe, gizlendikçe ve dayak atmanın suç olduğu kabul edilmedikçe, yani biz kadınlar dayak yediğimizi yüksek sesle söyleyip mücadele etmedikçe bu böyle sürüp gidecek." dedi.
O yüzden oturup düşünmeliyiz? Neden bazı konularda bir arpa boyu yol alamıyor ve şiddete maruz kalanlar yerine şiddet uygulayanların yanında yer alıyoruz?