• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
MARKA KONUMLANDIRMADA ALAÇATI OT FESTİVALİ SEZER ALTAN

MARKA KONUMLANDIRMADA “ALAÇATI OT FESTİVALİ”

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11 Nisan 2017, 22:34

Marka konumlandırmada var olması gereken özellik, mevcut ve potansiyel eğilimlerine yönelik olmalıdır.
Marka yönünden bakıldığında, marka konumlandırma; markanın rakiplerinden farklılaştırılmasıdır.
Tüketici yönünden bakıldığında ise markanın belirli bir pazara kitleye sahip olduğu yerdir. Bu yıl 8'incisi gerçekleştirilen Alaçatı Ot Festivali, Çeşme Belediyesi'nin düzenlediği en ünlü ve en popüler festivaldir.
Dünyada bir turizm markası haline gelen Alaçatı, kendisi gibi markalaşmış festivaliyle konuklarını ağırladı.
Bugün "Ot Festivali"ni marka konumlandırması açısından ele alacağım. Alaçatı Ot Festivali hedeflenen amacının dışına çıkmış durumda. Çok büyük emek verilen Türkiye'nin en iyi festivali gerekli tedbirler alınmazsa sıradanlaşacak.
Algı nedir Alaçatı ile ilgili?
Alaçatı kaliteli üst düzey gelir grubundan Türkiye'nin en ünlü sanatçılarının, yazarlarının adresidir.
Ot Festivaline gelen kitle ile Alaçatı'nın kitlesi örtüşmemektedir.
Alaçatı'da görüştüğüm mekan sahipleri ortaya çıkan manzaradan izdihamdan rahatsızlar.
Sokakta kısır, dolma yemek dağıtılması ile bu işin bir kermese dönüştüğünü, yemek işinin mekanlara bırakılması gerektiğini belirttiler. Bu konuda mekan sahiplerinin görüşü de alınarak festivalin organize edilmesi gerektiğini talep ettiler.
Tur otobüsleri ile 50 TL ücretle gelen müşteri kitlesi, Alaçatı'ya, Festivale bir katkı sunmaz. Daha geniş vizyoner bakış açısıyla Alaçatı markasına algısına yakışır bir festivalin düzenlenmesi gerekmektedir. Bir de festivalin isminin "Ot Festivali" olmasına rağmen festivalde ot dışında her şeyin olduğunu, sadece ot olmadığını ziyaretçiler dile getirmektedir.

MARKA KENT NASIL OLUNUR

Son dönemde önüne gelen herkes daha çok bulunduğu ili, bölgeyi yönetenler biz marka kentiz marka şehiriz demektedir. Bir kentin bir yerin marka olması nasıl olur, niye marka kenttir bunu bilmeden söylemektedirler. Bir kentin markalaşması, "bir resim ve bir slogan" ile başlar... Ancak eldeki para, zaman ve emek o noktada yoğunlaştırılacağı için, çok iyi seçilmeleri gerekir.
Turizm olabilir... Organik tarım olabilir... Sağlık olabilir...
Hatta hiçbir özelliği olmayan bir kenti, "Çöpçü Kent" haline getirebilirsiniz. (Tabii daha şık bir tabirle!) Şaka yapmıyorum: İsveç, çöpleri ayrıştırıp işlemede o kadar ileri gitti ki diğer ülkelerden çöp ithal ediyor. Bir benzeri niye Türkiye'de yapılmasın?
Bir örnek de Fransa'nın peyniri ile ünlü Rokfor kasabasıdır.
Fransa'da süt endüstrisinde istihdam edilen iki kişiden biri Rokfor üretiminde çalışmaktadır.
Halen 2000'in üzerinde kişiyi istihdam eden Rokforun bölge gıda endüstrisi toplam yılda 5 milyar dolar ihracat gerçekleştirmektedir.
Zincirin günümüzde 10.000 çalışanı ilgilendirdiği belirtilmekte olup hiçbir yerde bir yörenin kaderi bir ürünün kaderine bu denli bağlı değildir. Marka kent olmanın amacı; cazibeyi arttırarak ziyaretçi akışını hızlandırmak, işletmelerde yatırımı canlandırmak, halkı ve öğrencileri söz konusu kentte yaşamaya ikna etmektir. Bunların tek sebebi vardır; ekonomik çıkarlar. Kentler ekonomilerini canlandırmak ve rekabet avantajı sağlamak için marka olmak isterler. Bunun yanı sıra, sosyal dışlanmayı engellemek için herkesin benimseyebileceği bir yerel kimlik oluşturmak ve topluluğu kalkındırmak da markalamanın amaçları içindedir.
Son söz "Rekabet sadece ürünler ve firmalar arasında gerçekleşmez. Ülkeler ve şehirler de birbirleriyle rekabet eder." Philip Kotler Pazarlama Gurusu

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.