Türkiye tekrarlanan İstanbul seçimlerini de demokratik bir olgunlukla gerçekleştirdi. Seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize, İstanbul'umuza hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemizin önünde artık uzun bir dönem seçim bulunmamaktadır.
Türkiye bu dönemde ekonomiye ağırlık verecek, yapısal reformları gerçekleştirecektir.
Ekonomide kötü günlerin geride kaldığı gelen verilerden anlaşılmaktadır.
2018 yılında Türk ekonomisi çok ciddi bir operasyona maruz kalmıştır. Türkiye bu operasyonları görmüş, zamanında önlemler almış, süreci başarıyla yönetmiştir. Tabii bu tedbirler kısa vadeli tedbirlerdir. Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözmesi uzun vadeli çözüm önerileri getirmesi gerekmektedir.
2018 yılında Türk ekonomisini en çok etkileyen konulardan biri Türk lirasının değer kaybıdır. Bu değer kaybı başta faiz olmak üzere girdi fiyatlarını etkileyerek enflasyonu yükseltti. Türk ekonomisi güven kaybı yaşamaya başladı. Döviz kurundaki ani değişiklikler sonucu piyasalar daraldı.
Türkiye'nin potansiyeli çok yüksektir, öncelikle genç bir nüfusa sahiptir. Türkiye olanakları çok yüksek dinamik bir ülkedir.
Türkiye'nin yüksek kaliteli büyümeyi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Dünyada önümüzdeki 20 yılda 'yüksek kaliteli büyüme' önem kazanacaktır. 30 sene önce fabrika işçileri o ülkenin en iyi kazanan işçileriydi. Ama şimdi günümüzde aynı fabrikada tüm üretimi endüstriyel robotlar gerçekleştiriyor. Günümüzde işgücünün yaşlandığı ülkelerde robotlar ve otomasyon daha fazla kullanılıyor. Otomasyonun, robotların, yapay zekanın insanları işsiz bırakacağı tartışılmaktadır. Ekonomi tarihinde daha önce de otomasyon dönemleri oldu. İngiltere'de sanayi devrimi sırasında, ABD'de 20. yüzyılın başında tarımın mekanikleşmesi sürecinde de insanların yaptığı işleri makineler yapmaya başladı ama bu işsizlik yaratmadı, çünkü bu otomasyon çağı bir yandan da yeni meslekler yaratmaktadır.
BÜYÜME İÇİN 3 ŞART
Önümüzdeki dönemde yüksek kaliteli ekonomik büyümeye odaklanılması gerekmektedir. Doğru büyüme şu üç adımla olur: İstihdam büyümesi, tüm işgücü için ücret büyümesi, sağlık ve eğitime doğru yatırımda bulunmaktır.
Türkiye son dönemde kredi ve inşaata dayalı modelle tüketimle büyümüştür.
Kaliteli olmayan büyüme bir anda sürpriz yaparak zikzak çizmekte ve küçülmeye dönmektedir.
TİCARET SAVAŞLARI
Küresel büyüme önünde bir risk olan ticaret savaşları Türkiye ekonomisi için de problem yaratmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyadan kaynaklı sorunlar nedeniyle, Uluslararası ilişkileri Türkiye'nin bir pencere açmak için kullanması gerekmektedir. Dışarıdan hem işi hem sermayeyi hem fikirleri doğru alabilirsek teknoloji bizi kalkındırır.
Türkiye'nin sorunu üretmemesi ya da üretmeden tüketmesi değildir. Türkiye'nin bu konudaki birinci sorunu; ürettiği malların içinde ithal girdilerin büyük yer tutmasıdır. İkinci sorun; Türkiye'nin üretiminin düşük teknolojili, markasız ürünlerde yoğunlaşmasıdır. Türkiye'nin ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3.7'dir. Orta ve düşük teknolojili mallar ihracatı düşük döviz getirisi sağlamaktadır. Buna karşılık Türkiye'nin ithalatındaki yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 14'dür. Bunlara yüksek miktarda döviz ödemektedir. Bu sorunu çözebilmenin en kestirme yolu katma değeri yüksek ürünler üretmek, bilime yönelmek ve AR-GE yatırımlarına ağırlık vererek üretimin niteliğini yükseltmektir.
Son söz: "Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lazım" Hz. Mevlana