“Demokrasi yeniden tanımlanmıştır”
15 Temmuz hain alçak darbe girişiminin 3. yıldönümünde şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum. Devletimiz bu hain darbe girişimine destek verenleri devletin tüm organlarından büyük bir kararlılıkla temizlemiştir.
Bu konuda asla taviz verilmemiştir.
Yargı süreci sonucunda bu hainler en ağır hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır.
Çünkü bu 15 Temmuz hain alçak darbe girişimi iç ve dış güçler tarafından çok özel olarak planlanmıştır. Bu harekât, Türkiye'yi Türkleri tarih sahnesinden silme harekâtıdır.
15 Temmuz alçak darbe girişimi sırasında bu millet tek yürek olarak birlik beraberliğin tarihte az rastlanır örneğini göstermiştir. Kurtuluş savaşında o zamanın zor koşullarında yedi düvele karşı savaşan o ruh ve inançla bu hain alçak darbe karşısında aziz milletimiz demokrasi destanı yazmıştır.
MİLLİ İRADENİN GÜCÜ
Darbe girişimi karşında TBMM'nin, tüm siyasi partilerin, sivil örgütlerin, siyasi iktidarın, basının gösterdiği demokratik direnç mili birliğin zaferidir. Bu demokratik direnç, Türkiye'deki sivilleşme sürecinin önemli gelişmesidir. Bu gelişme, gerek asker zihniyeti açısından, gerek toplumsal ve siyasal direnç açısından 15 Temmuz gecesi taçlanmıştır.
15 Temmuz'un farkı tarihinde ilk defa, siyaset, halkı sokağa davet etmiştir ve halk sokaklara dökülmüştür. Bu demokrasinin bu ülkede yeniden tanımıdır. Eğer bu 'direniş' olmasaydı, halka o erken çağrılar yapılmasaydı ve 'sokak hareketi' gerçekleşmeseydi, o günkü genel ve yaygın tepki asla gösterilmeyecekti. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimiz, hükümetimiz bu devasa krizi ve ondan sonraki süreci, bütün dünyaya örnek olacak şekilde, son derece büyük başarıyla yönetmiştir.
Cemaatin nasıl tehlikeli bir terör örgütü olduğu, kendi halkının üzerine ateş eden, Meclisini, MİT teşkilatını bombalayan, bu ülkenin Cumhurbaşkanına suikast düzenleyen vahim ve ölümcül yüzü içeride ve dışarıda gerekçesiz, bahanesiz tümüyle açığa çıkmıştır. Milli iradenin gücü konusunda kafalarda olabilecek her türlü tereddüt, yine millet tarafından yok edilmiştir. İktidar olmanın ülkemizde sadece milli iradenin tecellisiyle mümkün olacağı bir kez daha anlaşılmıştır.
"TÜRKİYE'NİN RUHU"
Hain darbe girişimi karşısında bu millet, iktidarıyla muhalefetiyle tek yürek olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.
Dünyanın anlamadığı, anlamak istemediği Türkiye'nin ruhu budur. Türkiye'nin her köşesinde bıkmadan usanmadan her akşam meydanlar dolup taşmıştır. Bu öyle bir güven ve inançtır ki, insanların birkaç gün sonra yorulup evlerinde kalacaklarını düşünenleri de yanıltmıştır.
Şimdi, bizi bir arada tutan en temel özelliklerimizin benzer yanlarımız kadar farklılıklarımız olduğunu da unutmadan sonsuza değin birbirimizle konuşmak ve inanmak zamanıdır. Türkiye gerçekten önemli tarihi bir dönemeçten geçmiştir.
Millî iradeyi küçümseyenlerin, iktidara gelmek için ona yaslanmak dışında seçenekler arayanların, onun önünde ceketlerini ilikleyip saygı duruşunda bulunmasını sağlamıştır. Bürokratik oligarşinin iflas bayrağını çekmesi gündeme geldi. Devletin en önemli gücü Silahlı Kuvvetler, yargı, polisin ve devletin tüm kurumlarının içindeki toksik unsurların hızla temizlenmesi sağlanmıştır.
Türkiye bu kahredici süreçte, bu hain darbe kalkışması sonucunda iletişimin önemini, söz konusu vatan olunca gerisinin teferruat olduğunu anlamıştır.
Anında darbeye karşı dikilenlerin yanında yer alan medya rüştünü ispat etmiş, inanılmaz bir itibar derecesine ulaşmıştır.
Başarının anahtarı, özellikle restorasyon sürecinde iletişimin aynı mükemmellikte yönetilmiş olmasında gizlidir. Devletimiz hükümetimiz bütün kurum ve kuruluşlarıyla halkıyla birlikte büyük bir kararlılıkla içindeki hainleri temizlemiş ve bu süreci başarıyla yönetmiştir.
Son söz; "Gerçek liderler halklarının özgürlüğü için her şeyi feda etmeye hazır olmalıdır." Nelson Mandela
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.