Günümüzde yalnızca ürün ve hizmetler değil; ülkeler, bölgeler hatta şehirler de markalaşmanın konusu haline geldi. Şehir markalaşması stratejileri, sadece turistler için bir cazibe merkezi haline getirmek için değil, aynı zamanda yeni yerleşimcileri, yatırımcıları ve girişimcileri çekmek için de uygulanmaktadır. Bunun için ise şehrin tüm paydaşlarının markalaşma sürecine katılması ve şehre uygun marka kimliğinin oluşturulması önemlidir.
Bugünkü yazımda, İzmirli kızımız Zeynep Egeli'nin Lider Yayınları'ndan çıkan "Marka Şehirler, Örnek Şehir ve Uygulamalar" adlı kitabı, şehirler ve İzmir'in markalaşması sürecine ipuçları veriyor. Keyifle okunan, yoğun emek verilmiş ve üzerinde çalışılmış bir kitap.
Sayın Zeynep Egeli'yi 'Markalaşma' konusunda tez yazan birisi olarak, emeğinden, başarısından dolayı tebrik ediyorum. "Şehirlerin Gelişmesinde Markalaşmanın Önemi: "İzmir Üzerine Bir Uygulama" konulu yüksek lisans tezini de yazan Egeli'nin bu çalışması Şehir Ödülleri Türkiye 2018 Bilim Işığı Temalı Akademik Ödüller kategorisinde "En İyi Tez" ödülünü kazanmış...
TEKNOLOJİK ALTYAPININ ÖNEMİ
Şimdi Egeli'nin "Marka Şehirler, Örnek Şehir ve Uygulamalar" adlı kitabından alıntılar yaparak şehirlerin ve yaşadığımız şehir İzmir'in marka kent olma, markalaşma yolculuğuna bakmak istiyorum:
Günümüzde işletmelerin yoğun rekabet ortamında rakiplerinden farklılaşması ve tüketicinin zihninde yer alması markalaşma ile mümkün oluyor. Hedef kitlesine mesajını doğru bir şekilde iletmesi yoluyla marka imajı geliştirmek ve markaya bağlılık yaratmak ülkelerin ve o ülkelere bağlı işletmelerin temel amacı haline gelmiştir.
Ülkelerin tanınması ve gelişmesi marka şehirlere bağlıdır. Tüm bu çabalar devam ederken, Kovid-19 pandemisi ile beraber tüm dünyada turizm ve hedeflenen stratejik planlar durma noktasına gelmiştir. Teknolojiyi doğru bir şekilde kullanabilen şehirler, krizi fırsata çevirmeyi başarmışlardır. İzmir'in de bu anlamda teknolojik altyapı çalışmalarını tamamlaması önem kazanmaktadır.
KATMA DEĞER YARATMALIDIR
İzmir çeşitli kültürlerin, dinlerin, yaşam biçimlerinin uyum içinde yaşadığı bir kent... Özgürlükçü bir kent olan İzmir'in ülke çapında doğru bir imajı olsa da, bu imaj uluslararası boyutta yeterince katma değer yaratamamaktadır. İzmir dünyada çok az kentin sahip olabileceği 8500 yıllık köklü tarihi, kültürel ve sahip olduğu turistik doğal ürün çeşitliliği özelliğiyle çok yüksek bir turizm ve marka şehir potansiyeline sahiptir. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı bu potansiyelini yansıtamadığı görülmektedir. Oysa modernliği ve insan kalitesi gibi özellikleriyle turizm potansiyeli çok yüksek ve dünya markası olabilecek bir kenttir.
Bu kadar zenginliğin ve ürün çeşitliliğinin bulunduğu İzmir'in marka şehri besleyen alt markaların özenle seçilmesi yoluyla desteklenmesi daha doğru olacaktır. Etkin pazarlama ve tanıtım çalışmaları ile sahip olunan ürün çeşitlerinin hedeflerine uygun pazar sayılarının artırılması, talep yaratılması ve bu talebe bağlı olarak güçlenecek destinasyon imajından yararlanılarak İzmir'in marka şehir olması sağlanmalıdır. Başta yerel yönetimler olmak üzere tüm paydaşların desteği, görüşü ve değerlendirmeleri alınarak markalaşma sürecinin yürütülmesi gerekmektedir.
Son söz; "Şehir pazarlaması, şehrinize olan aşk ve bu aşkı diğer insanlara göstermek ile ilgilidir" M.Kavaratzis