Hırvatistan Ligi şampiyonu Dinamo Zagrep geçen sezon Avrupa Ligi'nde Play Off aşamasını geçemedi, Skenderbeu'ya elendi. Rijeka'nın Şampiyonlar Ligi kaderi de farklı değildi. Onlar da Olympiakos engeline takılıp, gruplara kalamadılar. Keza Hajduk Split ve Osijek de öyle. Zaten Hırvatistan Milli Takımı'nın Dünya Kupası kadrosuna baktığınızda ülke takımlarından sadece iki oyuncu görüyorsunuz. Biri üçüncü kaleci Livakovic (Dinamo Zagrep) diğeri Bradaric (Rijeka). Sebebi de açık. Liglerinin hiçbir cazibesi yok. Yani "Hırvatistan Ligi'nde neler oluyor?" diye pek merak etmezsiniz.
Fakat yıllar yılı Avrupa klasmanının abilerine futbolcu verirler. Üstelik bu isimler gittikleri takımları sürükler. Modric Real'in, Rakitic Barça'nın, Mandzukic Juve'nin her şeyi olabilir. Daha önce Suker, Prosinecki, Boksic örneklerinde olduğu gibi. Örnekler çoğaltılır elbet. Demek istediğim şu. Hırvatistan'ın finale çıkması ilginç karşılansa da bu yürüyüşüne şaşırmadık. Çünkü mevcut topluluk üst düzey maç oynamaya o kadar alışık ki.
FRANSA 'NIN YENİ DEN DOĞUŞU
Fransa'nın Hırvatistan'a göre farkı liginin daha bir takip edilir olması. Evet onlar da bir İspanya ve İngiltere Ligi gibi ilgi çekmiyorlar ama Avrupa'nın gözde ligleri arasındalar.
98'den sonra 2000'de kazandıkları Avrupa Şampiyonası o altın jenerasyonun eseriydi. Ama 2002'de gruptan çıkamadılar hatta sonuncu oldular. 2004'te çeyrek finalde elenip, 2006'da ise yine final yaptılar.
2008 ve 2010'da ise grup sonuncusu oldular.
2012 ve 2014 çeyrek final, 2016 final ile bitti. Geçen sürece bakıp 2018'i de üstüne koyduğunuzda yaşananlara "Fransa'nın yeniden doğuşu" diyebiliriz. Ve dünkü sonuca da Hırvatistan'ın finale çıkması gibi şaşırmadık. Yani kim kazanırsa kazansın hak edecekti. Bol gollü, kalitesi yüksek ve seyir zevki açısından finalin adına yakışır bir maçtı. Bu yüzden Fransa'yı alkışlarken Hırvatistan'ı es geçmek olmaz. Bu futbol ziyafeti için iki takıma da teşekkürler...