Olmayanı değil oynayanı konuşmak
Hatırladığım ilk milli maç Batı Almanya ile oynadığımız ve 5-1 mağlup olduğumuz bir Avrupa Şampiyonası grup eleme mücadelesiydi.
Sene 1983. 4-0 gerideyken Trabzonsporlu Dobi Hasan maçtaki tek golümüzü attığında havalara uçmuştum.
O dönemler bırakın galibiyeti goller bile mutlu ediyordu. Sonrasında da böylesi çok maç görmüştük. Zaman değişti, takımlar gelişti derken büyük organizasyonlarda boy gösterdiğimiz dönemlere evrildik. Büyük sevinçler ve büyük hayal kırıklıkları ile iç içe geçmiş turnuvalar yaşadık. Gücümüzü abarttığımız anlar da oldu. Maalesef bu alışkanlığımızı kulüpler bazındaki Avrupa eşleşmelerinde de sürdürdük. Çekilen her kura sonrası "Kolay lokma" diyen birileri çıktı mutlaka. Kendimize bakmadan, daha sahaya çıkmadan galip ilan ettik takımlarımızı.
Oraları izlemeden sadece buraları takip edip konuştukça konuştuk. Fakat öyle bir futbol okyanusunda yüzüyorduk ki bazen kulaç attık bazen boğulduk.
ÖYLE BIR OYUNCU GRUBU KI
Fakat ilk kez bir takım için gönül rahatlığı ile kurabileceğimiz cümlelerimiz var.
Çünkü karşımızdaki öyle bir oyuncu grubu ki kadrolar açıklandığında "Niye?" diye sormuyoruz artık ne mutlu. Uğurcan'ın yerine Altay da olur fark etmez. Çağlar olmaz Merih olur. Kaan olmaz Ozan olur.
Var mı itirazı olan? Çünkü karşımızdaki öyle bir oyuncu grubu ki, olmayanı değil oynayanı konuşuyoruz hep. Onlar da sahada hep olmak adına bu tatlı rekabeti sahaya yansıtıyorlar. İlk maç "Burak" dedik, sonra "Ozan" Belki de bir sonrakine Hakan, Okay veya Taylan bilinmez.
Çünkü karşımızdaki öyle bir oyuncu grubu ki futbol zekaları ile kazanma hırslarını harman ettiğinizde tabeladaki rakamlar her şeyi anlatıyor. Sadece iyi hücuma kalkmıyoruz, iyi de savunuyoruz. Genci de tecrübelisi de aynı oynuyor. 21 yaşındaki Ozan Kabak'ı da 36 yaşındaki Burak Yılmaz'ı da alkışlıyoruz. Ve önümüzdeki maçlarda zaman zaman kaybedecek olsak bile Şenol Hoca'ya teşekkür ederek geleceğe umutla bakıyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.