Yeter ki sabır...
Bakıyorum, taraf olan bil-cümle yazar çizer, Şenol Güneş'i eleştirmekte! Yok Ahmet'i kadroya almamış, yok Mehmet'i!
Severim, sevmem ama en doğrusunu yapıyor bana göre... çok ciddi bir jenerasyon yakaladı ve bu denli bir genç kadroyu eğer iyi bir biçimde organize ederse, gelecekte çok çok önemli sonuçlara imza atacağımızı, yaşarsak, hep birlikte göreceğimiz günler yakın... Sayısal olarak 50 kişiyi kadroya dahil edemeyeceğine göre, denenmemişleri denemek için, bundan güzel fırsat nerede? Adım 'Abdülkadir Parmak' olsa, elbette gücüme giderdi, ama sabır sabır... Kırmızı-beyazlı formanın tek vazgeçilmezlerinden biridir bana göre de, diyorum 'sabır'... Gündüz eleştirmenleri dinliyorum.
Dünyanın en kaliteli takımlarının savunmalarının baş aktörleri Türk... Yani; en başta Çağlar ve Merih'i konuşuyorlar... Uğurcan gibisinden kalecilerimizi de, en başa yazmamız gerek...
MİLLİLERE ZAMAN TANIYALIM
Gelelim maça... Sobosnayi'nin 19. dakikada direkten dönen topuna kadar, kendi yarı alanımıza gömülmemizin temel nedeni, hem genç bir takım olmamız, hem de birbirlerini tanımamalarından kaynaklanıyor. Macarların sürekli kendi yarı alanımızda konuşlanmaları ve ikinci topun direkten dönmesi sonrası bizim bu gençleri ateşleyebileceğini düşündüm. Ne yazıktır ki Mert Hakan'ın ki dışında çekilen tek şut yoktu rakip kaleye! Görünen o ki bizdeki sıkıntı orta alan... Kötü oldukları için söylemiyorum, sadece birbirlerini tanımadıklarından kaynaklı hadise... Şu gördüğümüz Türkiye'nin en iyi orta alan oyuncuları, kendi aralarında ortak bir dil oluşturabilirlerse eğer, tüm rakiplerini maymuna çevirirler... Sobosnayi'nin direğe çarparak gelen golü, elbet bozdu moralleri...
Üzüldüm üzülmesine de... Neyse, toparlayayım...
Futbolun çok çok uzmanları! çok çok mutsuz olabilir, dün sergilenen oyun için...
Ama gelecek 10 yılda izleyeceğim ve müthiş keyif alarak yazacağım, pırıl pırıl çocuklar var karşımda... Yeter ki; sabır sabır...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.