Sorun, göbekte göbekte(!)
Araba kullanırken, karşımızdan gelen koca kamyonun 'yamuk!' bir biçimde üzerimize geldiğini görürüz, zaman zaman... Yani; orası burası ayrı bir yerde gözükür. Sıkıntı, difransiyeldedir, yani göbektedir, tam göbekte(!) Beşiktaş'ta da sorun, öncelikli savunmanın göbeği...
Zavallı kaleci Ersin, zavallı çocuk! Ne yazıktır ki, ne şansızlığıdır ki, bu kadar basiretsiz, bu kadar özgüveni eksik iki adamın arkasında geçiriyor, tam tecrübe kazanacak, tam destek alacak günlerini... Yahu! 'Welinton' denen bir adam var savunmada... Beşiktaş gibi bir takımda görev yapıyor ve en çok paslaştığı kişi, kendi kalecisi iyi mi? Diğer tarafta oyunun akışına baktığımızda, sürekli yan pas, sürekli yan pas... Neymiş efendim, pas yüzdesi Beşiktaş'daymış(!) Ljajic'in auta attığının dışında, koskoca doksan dakikada, dişe-tırnağa dokunan ne vardı, Allah aşkına?
HATA YAPMAK İÇİN YARISTILAR
'Futbol denen oyunda, en tehlikelisi, yan paslardır!' derdi, rahmetli hocam Tamer Kaptan... Nitekim Vida ile başlayan ve Ömer'in erken kullandığı kornerin, Shengelia'yla gole dönüşmesinin gerçek kahramanları da, kordonda gezinircesine savunmaya geç dönenlerdir bence... Anladınız, Vida'sı, Welinton'u ve N'Sakala'dır bahsettiklerim!
Difransiyeli dilimize dolamışken, bu seferde sağ tekerlek olan Necip'in patlak vermesi yüzünden, Kravets'ten geldi, moralleri sıfıra indiren gol... 'Kim, daha fazla hata yapacak?' gibi bir yarışı izliyorduk sanki, acı acı...
Yirmi milyon Euro'larla konuşulan Vida efendinin yaptırdığı penaltı yüzünden, arka koltuk dörtlendi böylece(!) Dörtten sonra, beş olmuş, altı olmuş ne yazar... Ne paralar harcamış Beşiktaş nire, Anadolu'da kıt kanaat geçinmeye çalışan Konyaspor nire?
Ama, ama... Dün akşam, adım 'Sergen Yalçın' olsaydı eğer, önce göbekteki sorunu gidermeye çalışırdım ve soyunma odasına döndüğüm takımla çıkardım maça...
Yani; son onbirle...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.