‘Kral’, tahtını yine korudu...
Maça giderken 'cenaze!' gördük mü kaybedeceğimize, 'gelin' arabasıyla karşılaştık mı kazanacağımıza inandırırlardı, takım içindeki büyüklerimiz... Stat yolundaki bu karşılaşmaları, 'Uğur' veya 'uğursuzluk' olarak nitelendirirlerdi, yani... Yarı inansam, yarı inanmasam da, gelin arabasını görünce, çocuklar gibi sevinmişimdir hep... Ama, ligdeki durumları her ne olursa olsun, bazı takımların, bazı takımlara karşı 'dikiş!' tutmadığını, çok gördüm...
Mesela; dün akşam konuk durumda olan Beşiktaş'ın, son beş yılda Başakşehir karşısında bir beraberlik dışında, sürekli hep mağlup olduğu istatistikleri, acabalara sevk etti beni... Beşiktaş'ın, kötü giden rakibine karşı, artık kaderini değiştireceğini düşünürken, Aleksic'in muhteşem şutu, patlamaz mı üst direkte(!) Hemen ardından, rakip alanda baskıyı artıran Kara Kartallar, Aboubakar'ın şutunun direkle öpüşmesiyle karşılık veriverdi, nazire kabilinde...
BÜYÜYÜ NİHAYET BOZDU
Yine Atiba, yine Atiba... Aldı sazı eline, sağ cenahtan ortası, Aboubakar'ın pası, kaşla-göz arasında, gol oluverdi Larin'le...
Beşiktaş'ın, rakibine göre topa sahip olma, pas yüzdesi oranları, çok yüksek... Tamam da, ne Rosier, ne N'Sakala topu kenarlardan taşıyamadılar, ilk yarıda... Golü bulduktan sonra, bir 'Tespih Böceği' misali büzülmesine, geriye çekilmesine, bir anlam veremiyorum siyah-beyazlıların! Nitekim, bu ürkek halleri yüzünden, Deniz Türüç ile geldi başlarına istemedikleri o bela(!) İkinci yarı... Tam bir Türk Filmi izliyorum sanki... Welinton'un golüyle 'Esas Oğlan' bir Beşiktaş oluyor. Karşılığında, dört oyuncu değiştiren Aykut Hoca, Demba Ba ile baş rolün peşini bırakmıyor, ısrar üstüne ısrarla... Lakin Josef Sousa, müthiş bir şık dokunuşla, ligdeki hükümranlığını, son dakikalarda, yine sürdürdü Beşiktaş'ın...
Deplasmandaki 'yenememe!' büyüsü, nihayet bozuldu. 'Uğur', tersine döndü dün akşam...
Anlayacağınız 'Kral'. tahtında uzun zaman, sapasağlam oturacak gözüküyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.