Dünyamızda her sene oynanmakta olan dört Grand Slam'den ikincisi ve yalnız toprak kortlarda oynanan Fransızların Roland Garros'u artısıyla, eksiyle, sevinenler, üzülenler ve rekorlarıyla yorucu iki hafta sonunda tamamlandı.
Bu büyük turnuvaların hepsi de birbirleriyle yarış halinde olup, hepsinin de kendilerine has güzellikleri ve problemleri vardır.
İlk oynanan Avustralya Açık çok aşırı sıcak günlerde gerçekleşir.
Sonuncu Amerika Açık da ise rutubet insanları çıldırtır. Wimbledon da iklim şartları biraz zorlasa da, seyirciler daha çok uygulanan sert ritüellerden şikayet ederler. Roland Garros'da ise ilk başladığı yıldan beri aydınlatma ve çatı hiç bir kortta yoktur.
Herkes de güneş batınca maçların yarıda kalacağını bilerek seyre gelir. Bütün bu bilinen eksilerine rağmen seyirci sayısı yine de giderek artar. Ve gidenler çok gitmeyenlerin şikayetleri artar! Enteresan değil mi?
ROLAND GAROS
Özellikle bu sene iklim değişiklikleri kendisini Roland Garros'da fena gösterdi. Tüm programları fazlasıyla alt üst ederek hem seyircileri ve en çokta oyuncuları üzdü ve çok zor durumda bıraktı.
Durmak bilmeyen yağmurların yarattığı aksaklıklar, hiç alışık olmadığımız kadar sert esen rüzgarda oyuncuların da küçük sarı topa hakim olamayışları vardı.
TEPKİ ÇEKTİLER
Bunun yanı sıra Serena ve Djokoviç gibi bazı oyuncuların fevri ve zaman zaman egoistçe davranışları karşısında, seyirci toplayan büyük oyunculara karşı turnuva yönetiminin basiretsiz, taraflı ve ayırımcılık olarak adlandırılabilecek davranışları TV lerde ki milyonları bile çok şaşırttı.
KADINLARDA BÜYÜK ÇEKİŞME
1978'Den beri ilk kez, tek kadınlar da yarı final oynayan Konta dışında üç oyuncu da ilk Grand Slam yarı finallerine çıktılar. Çekilenler yanında 2 sette yenilip turnuva dışında kalan ve de azıtan Serena'da vardı. Avustralyalı Barty, genç Vondrousova'yı kolay yenerek teklerde, çiftlerde ise Fransız Mladenovic ve Babos çifti şampiyonluğa ulaştılar.
Bu netice sonrasında Mladenovic WTA çiftler sıralamasında 1 numaraya yükseldi. Kutluyoruz. Kadınlar gençleşerek gümbür gümbür geliyorlar artık. Sevindirici.
NADAL YİNE ÇOK FORMDA
Senenin 2. Grand Slam'i olan Roland Garros Tenis Turnuvası'nı 12. kez kazanarak inanılmaz ve kolay kolay erişilmez bir rekora imza atan İspanyol tenisçi Rafael Nadal tarihe geçti. Tabii ki ayakta alkışlıyoruz. Yağmur, fırtına ve çeşitli engellere rağmen sergilediği bu oyunla Wımbledon'u da, US Open'i de alabilir gibi gözüküyor.
İYİ BİR STRATEJİ
Oyun stratejisi pek değişmese de servis voleleri, inanılmaz kısa topları, yerinde durmayan bacakları ve öldürücü vuruşlarını karşılama fırsatı bulamayıp onu seyretmeye başlayan rakiplerini deli ederek sindiriyor. Bu sayede tüm istatistikleri de gözümüzün önüne serildi. Bir tenissever olarak onunla aynı dönemlerde yaşamış olmaktan çok mutlu olduk.
KIYAS YAPILMALI
Ancak ve ne var ki her rekor kendi içinde önemlidir ve genele şamil gösterilmemelidir. Bu olayı tek yönlü ve daha iyi değerlendirmek için aynı seviyelerde bulunan Thiem, Wavrinka, Federer, Djokoviç, Del Porto gibi tüm oyuncuların tüm istatistikleriyle mukayese edilmesi kanımca daha doğru olur.