Kariyerinin başlarında tenisin asi ve deli dolularından biriydi! Böyle tanımaya başlamış olsak da, hep örnek aldığı efendi oyuncu "pistol" lakaplı Pete Sampras'ı yendiği günden başlayarak veda ettiği güne kadar, birçok tenis sever gibi onu kortlarda doyamadan seyredebilmiş olmaktan dolayı kendimizi çok şanslı ve ayrıcalıklı hissedebiliyoruz. Tenise ve kendi hayatına olumlu / pozitif yaklaşımlarla, düşüncelerini ve kafasını değiştirerek, hep sporunun zirvesinde ve en iyisi olmaya çalıştı. Rekorlara erişti, bale yapar gibi oynadığı tenise yepyeni vuruşlar getirdi, zarif davranışlarıyla ne kadar önem verdiğini hep gösterdi.
ÖRNEK BIR LIDER
Dünya profesyonel tenisinin yönetimine öneri ve katkılarda bulunarak, severek ve tutkuyla yaptığı bu sporun modern ve kurumsal yönetilmesi için daima örnek bir lider gibi çalıştı. Tenisin çok sevilen efendi oyuncusu olmayı, liderliğini ve idol olmayı çok iyi taşımasını bildi. Rekorları kırılmaya başlanmış olsa da, arkasından kimler gelirse gelsin, onun tenis tarihindeki çok değerli yeri hafızalarımızdan kolay kolay silinmeyecektir! Yaşattığı güzelliklere saygıyla...
Senyör (Master) tenisçi olmanın özü
Senyörler tenis dünyasında tenis, senyörlüğü hazmetmiş, sporumuz tenisin kurallarını bilen ve hakkıyla uygulayan, bildiğimiz küçük hesapların peşinde olmayan, kadın - erkek tenis aşıklarının, dostluk ve rekabet içinde gözde yaşantıları ve medya mensupları, köşe yazarları, sanal dünyası, her türlü kurumsal yönetimi, ticareti ve sanayisi ile ilgili çalışmalar yapanlar ve tabii ki seyircisiyle bir bütündür. Özellikle de seyircisiyle... Çünkü seyirci güzel mücadeleler seyredip memnun, mutlu ve tatmin olmak ister, heyecan duymak ister, zevk almak ister. Tıpkı kort içinde mücadele edenler gibi...
TESPITLERINI SÖYLÜYOR
Tenis'in içinde olanlar, kim olursa olsun olaylara yalnız kendi gözlüklerinden ve hedefleri doğrultusunda bakarak, doğruları zevkle ve/veya yanlış yapılanları, yapılmayanları, tenkit ve tespitlerini her yerde ve her fırsatta dile getirebiliyorlar. İlgilileri uyarabiliyor ve de yapıcı katkılarıyla sporlarını yüceltmek istiyorlar. Bu tenkit ve uyarılar sonunda bazı şeyler elde edilip edilmediği apayrı bir konu olsa da tenisi, artıları ve eksileri ile daima bu bütün içinde düşünmek ve değerlendirmek gerekir.
OYUNCULARIMIZ ÇIRPINIYOR
Bu hafta milli oyuncularımızdan Cem İlkel ve Altuğ Çelikbilek Fransa'da Lille Challenger; Ergi Kırkın İtalya'da Sanremo Challenger; Berfu Cengiz - Croissy Beaubourg W60; Çağla Büyükakçay ve Pemra Özgen W40; Murska Sobota ve Zeynep Sönmez W25 Jakarta'da yeni başarılar için özveri ile mücadele ediyorlar. Başarılı olmalarını diliyor ve istiyorum!
ATP-MİAMİ TURNUVALARI
Uzun turnuvalarda 1 haftalık zaman tabii ki yetmiyor. Oyuncular için de bu turnuvalar pek kolay geçmiyor. Uzun uçuşlar, antrenman ve maçlar, olası sakatlıkları da düşünürseniz yorucu ve yıpratıcı! Başarılı olmak için üstün bir çaba göstermeleri gerekiyor. Erkeklerde sonlara yaklaşırken çeyrek finallere çıkabilmek için oynanacak 8 zor maç sonunda Alcaraz, Tsitsipas, Medvedev, Rublev, Sinner ve Fritz çeyrek finalde birbirlerine rakip olabilecekler arasında. Bu seviyede tüm maçlar iki olasılıklı olduğu için seyretmesi çok zevkli, heyecanlı ve sürprizli olacaktır. Kadınlarda ise Trevisan, Patopova ve Pegula öne çıksa da Indian Wells finalistleri Sabalenka ve Rybakina, yine burada final oynar gibi geliyor bana... Sabalenka'ya da, sanmıyorum ama Rybakina'dan rövanş alma şansı çıkabilir.