Giriş Tarihi: 19 Kasım 2023, 01:16 A Milli Takım'ı izlemek benim için her zaman ayrı bir heyecan olmuştur. Özellikle 2002 Dünya Kupası'ndaki maçların okul saatine denk gelmesi sebebiyle öğretmenlerimizle birlikte bu güzel heyecanı yaşamak paha biçilemezdi. Ne demiştik o zaman? "Ne Kosta Rika, ne de Çin, ne de Sambacı Brezilya". O seneden sonra üstüne bir de Euro 2008 vardı. Yine 7'den 70'e tüm ülke bir olmuştuk. Tüm meydanlarda son dakikalarda gelen zaferleri kutlamıştık. Ancak 2008'den sonra bir türlü eski heyecanı bulamıyorduk. Ya turnuvaları izleyip uzaktan hayaller kurduk ya da katıldık ama galibiyet alamadık. Bu sene de Kuntz ile birlikte acaba oluyor mu derken, kendi elimizle işi zora soktuk. Ardından yine teknik değişim ve Montella geldi. Ne yalan söyleyeyim yine biraz tedirgin olduk. Ancak takım ve Montella öyle bir sinerji yakaladı ki. Önce Hırvatistan'da tarihi galibiyet, ardından Letonya zaferi ve şampiyona biletini kaptık. Almanya ile yapacağımız maç bu yüzden önemliydi. Kendimizi şampiyona öncesinde önemli bir ekiple deneyecektik. Maç kötü başlasa da jenerasyonumuzdaki sihirli ayaklar zaferi bize getirdi. Şimdi önce Galler'i geçip, ardından şanslı kura çekimini bekleyeceğiz. Almanya'da yapılacak turnuvada gurbetçilerimizle güçlenecek millilerimiz eminim yine tarih yazacaktır. Biz de Cumhuriyetimizin 100. yılında 2002'deki o heyecanla ekran başında onları destekleyeceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.