Almanya'daki Avrupa Şampiyonası finallerine kalmamız, Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümüne denk gelmesi herkesi mutlu etti... Her ne kadar milli takımda yerli hocadan yana olsam da şimdilik Vincenzo Montella'nın ayağı uğurlu geldi diye düşünüyorum. Bu zaferde iki şey dikkat çekiciydi;
İlki milli takımımızın ilk ve klasik, halkımızın çok sevdiği forması olan göğüste bant üzerine ay yıldızla çıkmamız. İkincisi ise 2000 ve 2003 doğumlu futbolcularla sahada olmamızdı.
Örneği çok
Geçmişte Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli'nin kurduğu A Millilerde, Ümit Milli'nin en başarılı genç yetenekleri kadrolarda harmanlanmış başarılar hep öyle gelmişti.
Bir de Hırvatlar karşısında başarılı oyun sergileyenlere bakın iki üç sene önce nerede oynamışlar:
Sonuç zafer olur
İsmail Yüksek Gölcükspor, Kerem Aktürkoğlu Erzincanspor, Barış Alper Ankara Demirspor, Abdülkerim Bardakçı, Cenk Özkaçar Altay, Bertuğ Yıldırım Sarıyer ve Samet Akaydın Keçiörengücü...
Son olarak her zaman dediğim gibi, ülkemizin kendi insanına yeteneklerine güvenin, sonuç hep zafer olacaktır!
OLMADI DEĞİŞTİR
Madem güncelimiz milli takım teknik adamlarla ilgili benim de bir ufak araştırmam var. Futbolda milli takımlar kurulduğundan bu yana teknik adam sayısı neden ekol olamadığımızı gösteriyor zaten. İlk hocamız Ali Sami Yen'den Montella'ya yani günümüze kadar 61 kez çalıştıran değişmiş! Bunların içinde ikişer üçer kez gidip gelenler olmuş. Örneğin , Denizli, Terim, Güneş gibi.. Oysa Almanya'da 14, Fransa'da 23, İngiltere'de 19, Hollanda'da 17 çalıştırıcı görev almış. Hadi bir de Brezilya'dan örnek verelim. güney Amerika Takımını da sadece 17 teknik adam. Yukarıda saydığım ülkeler Dünya ve Avrupa Şampiyonalarını domine eden, mutlaka her iki ya da dört yılda bir kupaları alan milli takımlar. Bu yüzden ekoller. Bir anekdotu da ileteyim.
Sadece İngiltere iki kez yabancı teknik adamla çalışmış, diğerleri milli takımın başına yabancı hoca getirmemiş! Yukarıdaki tabloya bakarsak bizlerin neden ara sıra günlük veya bir futbolcu jenerasyonu yakalayabilirsek başarılı olduğumuzu ekol olanların neden bu kadar başarılı olduklarını gösteriyor.
BİLMEDİĞİMİZ NEDİR?
ALTAY, Altınordu'dan da önce hep futbolcu yetenek fabrikası olarak anılmıştı. Siyah-beyazlıların Türk futboluna kazandırdığı isimleri yazmaya kalksak köşede yer kalmaz. Birinci Lig'de kümede kalma mücadelesi vermesi üzücü. Ancak teknik adam değişikliğine gidip yabancı hocayla anlaştıklarını açıkladıklarını inanın çok şaşırdım! Cezayirli Djilali Bahloul'la imzalaşmışlar.
Tanınmış birisi olsa veya liglerimizde bir çok takımlarda görev yapmış, takımları futbolcuları bilse anlayabilirdim.
Ama yani Altay'a faydası ne olacak bunu anlayamadım.
Altaylı yöneticilerin sanırım bir bildikleri vardır.
Ancak geride kalan maçlarda pek bunu göremedik!
Altay yabancı teknik adamla ilk maçında Gençlerbirliği'ne yenilirken bir varlık da gösteremedi. İş atalarımızın sözüne dönmüş; Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye... Burada bir sözüm de Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği'ne. Süper Lig'de yetmiyormuş gibi 1. Lig'de de statü değişikliğine teknik adamlar konusunda seslerini çıkaramadılar. Yapılan kurslarla da ki alınan ücretler de az değil, yerli antrenörlerimize bu ligde de iş bulamama sıkıntısı baş gösterecek. Buna bir çare bulunmalı!