Uzun yıllar ulusal basında gazetecilik ve sonrasında devlet kurumlarında basın müşavirliğimin ardından aktif gazeteciliğe dönmemin ardından Göztepe ile yolum kesişti. 7 yıl önce İzmir'e geldiğimde Genel Yayın Yönetmenim Ercan Demir, Göztepe'nin Play-Off'ta Eskişehirspor ile oynayacağı maçı takip etmemi istedi ve o maçtan sonra Göztepe artık hayatımın önemli noktalarından birisi haline gelmeye başladı. Genel Yayın Yönetmenim Ercan Demir'in "Göztepe'yi sen yazacaksın" demesinin ardından Göztepe'yi takip etmeye başladım. Büyük başarılar gördük, ligden düşmeyi yaşadık, sıcak veya soğuk hava demeden neredeyse tüm maçları tribünden takip ettik. Ligden düşülen sezonun ardından belirsizlik ortamı yaşanırken Başkan Mehmet Sepil, hissselerini yurt dışı yatırımcıya devretti. Yeni yatırımcının Göztepe ile büyük hedefleri olmasına rağmen ilk yılın ardından Süper Lig için bu sezonun da iyi başladığı söylenemez. Bazı dönemlerde yine "Göztepe Süper Lig'e gelemeyecek" diye endişelendik. Fakat yönetim, zamanında teknik adam değişikliği yaparak takımın Süper Lig'e çıkması için gerekli hamleleri yaptı. Bulgar Stoilov'un gelişi ile birlikte canlanan Göztepe, sahadaki oyunu ile de taraftarları mest etti.
Gürsel Aksel'i dolduran taraftar takımını da deplasmanlarda yalnız bırakmadı.
BÜYÜK COŞKU VARDI
Dün sabahtan itibaren Güzelyalı sokaklarında Göztepe bayrakları ve taraftarların coşkusu vardı. Gürsel Aksel Stadı'na geldiğinizde zaten tribünler tamamen doluydu.
Maça gelecek olursak fazla taktik yazmanın anlamı yok. Takım çıktı ve ikinci yarıda bulduğu gollerle maçı kazandı. Göztepeli futbolcular, analarının ak sütü gibi helal bir şekilde Süper Lig'e yükseldiler. Futbol kamuoyunda kimse Göztepe'nin Süper Lig'e yükselmesine yönelik olumsuz bir cümle dahi edemez. Şimdi kutlama zamanı. Futbolcular, bu şampiyonluklarını doyasıya kutlasınlar. Yönetim de camia da şampiyonluğu doyasıya kutlayacaktır.
Şampiyonluk kutlamasının ardından Süper Lig için güçlü ve sağlam bir kadro oluşturulması gerekiyor.