Kainattaki her şeyi insanlar için yaratan Allah (c.c.), güzel ahlak sahibi olmamızı istiyor.
Hiç şüphesiz ki namaz, oruç, hac ve zekat gibi ibadetler hepimizin üzerine farzdır. Ancak bu ibadetlerin dünya ve ahiretteki rahmetinden ancak ve ancak güzel ahlak sahibi olanlar istifade edebilir. İslam'ın özü olan güzel ahlak olmayınca ibadetler tehlikeye girerken sosyal hayatın dengesi de bozulur.
"Su, buzu erittiği gibi güzel ahlak da günahları eritir; sirke, balı bozduğu gibi kötü ahlak da ameli bozar" (Taberani) hadis-i şerifi bunu anlatır.
Namaz kılarken fitne - fesat peşinde koşanlar, zekat verirken haram yiyenler, hac ibadetini yerine getirirken kul hakkını gözetmeyenler ile güzel ahlak şuuruyla bu görevlerini yerine getirenler hiç bir olur mu?
Eğer ibadetler, insanı kötülüklerden alıkoymuyorsa burada oturup muhasebe yapma zamanıdır.
'Peki güzel ahlak nasıl olmalı?' diye soracak olursak, bunun için Kur'an ayetlerine ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatına göz atmamız yeterlidir.
İslam'ın güzel ahlak temeli üzerine kurulduğunu, bize bu güzel dini bildiren, sevdiren ve hayatıyla örnek olan Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) birçok hadis-i şerifi ile haber veriyor.
Bir hadisi şerifinde "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" (Malik) buyurarak güzel ahlak temeline dayalı bir sisteme işaret ederken, Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de, Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ahlakını "Sen yüce bir ahlak üzeresin" (Kalem, 4) buyurarak övüyor.
İMANIN ÖLÇÜSÜ
Güzel ahlak ile imanın doğrudan bir ilgisi olduğu kesindir.
Güzel ahlak, olgun bir imanın göstergesi iken, kötü ahlak ise imandaki eksikliğe işarettir. Nitekim "İman açısından en olgun mümin, güzel ahlak sahibi olan ve ailesine iyi davranandır." (Tirmizi) hadis-i şerifi bu konunun hassasiyetini dile getiriyor.
Yani eğer iman ettiğimizi söylüyorsak yerine getirdiğimiz ibadetler bizi güzel ahlak sahibi olmaya sevk etmelidir.
Çünkü İslam, sadece iman etmeyi değil güzel ahlak sahibi olmayı da emreder.
İnsanlar arasında da sevgi ve saygı ortamı oluşturmayı hedefler. Al-i İmran Süresi 134. ayetinde Allah (c.c.) müminler için "Öfkelerini yutarlar ve insanları affederler.
Allah iyilik yapanları sever." (Al-i İmran, 134) buyururken, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet (s.a.v.) "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam anlamıyla iman etmiş olamazsınız." (Müslim; Ebu Davud) buyuruyor. Ayet-i Kerime'de de belirtildiği gibi Allah'ın çok sevdiği bir özelliğe sahip olan kişinin derecesi kelimelerle anlatılmaz.
Her anı ve her davranışıyla bizlere örnek olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) hayatından bir kıssa ile bitiriyorum.
ALLAH EN ÇOK NEYİ SEVER?
Bir adam Rasulullah Efendimiz'e (s.a.v) geldi ve: Ya Rasulallah işlerin en faziletlisi hangisidir, diye sordu.
Efendimiz: Güzel huylu olmaktır, buyurdu.
Sonra adam sağ tarafına geçti ve tekrar: İşlerin en faziletlisi hangisidir, diye sordu. Efendimiz: Güzel huylu olmaktır, buyurdu. Adam sol tarafına geçti ve: Ey Allah Rasulü, Allah'ın en sevdiği iş nedir, diye tekrar sordu. Efendimiz: Güzel huylu olmaktır, buyurdu. Sonra arka taraftan yaklaşarak: En iyi, en kıymetli iş nedir, diye sorunca, Hz. Peygamber dönüp: Neden anlamıyorsun? Güzel ahlak, gücün yettiğince kimseye kızmamaktır, buyurdu." (Münziri, et-Tergib ve't-Terhib, 3/405)