• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Hiç kimseyi hor görme TOLGA TEKİN

Hiç kimseyi hor görme

tolga.tekin@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Eylül 2018, 22:16

Kibir şeytanın cennetten kovulmasına neden olurken insanı da mahveder. Allah (c.c.) emretmesine rağmen "Ben ateşten yaratıldım. Ateş topraktan üstündür" diyerek insana secde etmedi. Gurur ve kibir şeytanın sonunu getirdi. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadis-i şerifte "Birinin, din kardeşini hor ve hakir görmesi, ona günah olarak yeter." (Müslim, Birr, 32) buyurmaktadır.
Bir din kardeşini günahkar bile olsa hor ve hakir görmek asla doğru değildir.
Özellikle de dış görünüşe göre insanları hor görmek ve küçümsemek bir Müslümana yakışmaz.

ALLAH ZAYIFI KORUR

Göz ucuyla bakıp geçtiğimiz veya bakmaya değer bulmadığımız nice kimseler vardır ki belki de eli öpülesi, duası alınası insanlardandır. "Biz, o ülkedeki güçsüz sayılanlara iyilikte bulunmak, onları önderler seviyesine çıkarmak ve onları ötekilerin yerine mirasçı kılmak istiyorduk." (Kasas;
5) şeklindeki ayet-i kerimede de bildirildiği üzere, Allah-u Zülcelal'in daima bu şekilde fakir ve zayıf insanların yanında olduğunu ve onları güçlü zorbalara karşı koruduğunu anlatır. Dış görüşüne bakın insanlar hakkında ön yargılı olmamak gerekir.
Kılık kıyafeti düzgün olan ile saçı başı dağınık, eli yüzü kirli kişileri iyi veya kötü diye ayırt edemeyiz. Varlıklı oldukları halde tembellikleri sebebiyle veya zenginliklerini gizlemek düşüncesiyle kötü giyinenler de az değildir. Bizim güzel dinimiz, hali vakti yerinde olanların iyi giyinmelerini, Cenab-ı Hakk'ın kendilerine verdiği maddi nimetleri üzerlerinde sergilemelerini arzu eder.

GÜNAHKARI HOR GÖRME

Asıl ismi, Ebü'l-Kasım Cüneyd b. Muhammed el-Hazzaz el-Kavariri 909 yılında doğan ve ilk devir sufiliğinin en güçlü temsilcilerinden olan Bağdatlı Cüneyd bir gün camiye giderken yolda yatan bir sarhoş görür. Sarhoşla karşılaşmamak için yolunu değiştirir. Camiye diğer bir yoldan girer. Cüneyd o gece rüyasında Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (s.a.v.) görür.
Peygamberimiz rüyasında Cüneyd'e sırt çevirir. Bunu gören Bağdatlı Cüneyd altüst olur. Kızarır. Renkten renge girer.
Sonra büyük bir utanç ve korku içinde sorar. Efendim, der; "Hangi kusurum oldu ki, Siz bana sırt çevirdiniz?" Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle cevap verir: "Sen bugün camiye giderken yola düşmüş bir sarhoş gördün. Onu horladın, önemsemedin ve ondan yüz çevirip başka yoldan camiye girdin. Halbuki sen onunla ilgilenseydin, onu yanına alıp ayıltsaydın ve ona bu yolun boş olduğunu anlatsaydın doğru olanı yapmış olurdun. Sen ondan yüz çevirdiğin için ben de senden yüz çevirdim."

ÖMÜR, EZANLA NAMAZ ARASI KADAR

İşte bu fani dünyada kimseyi, hiçbir günahkarı hor görmemek lazım. Önce kendimize bakmalıyız. Çünkü ömür, başkalarının kusur ve günahlarıyla uğraşamayacak kadar çok kısa. Ömrün kısa olduğunu dede-torun arasında geçen şu konuşma çok güzel anlatıyor :
"Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadardır?".
Dede tatlı bir gülücükle: "Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum." deyince torun: "Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?
" der. Dede: "Evet yavrum. Ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır." diye cevap verir. Torun yeniden sorar:
"Anlamadım dedeciğim bu ne demek açıklar mısın?" Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa: "Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi?
İşte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı.
O ezan "Namazsız ezan"dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da "Ezansız namaz"dır.
Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına. "Bak ey insan!
Doğdun, ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi değerlendir. Boşa vakit harcama!" ikazını yapıyordu o ezan. İşte yavrum ömür, ezanla namaz arası kadardır. Sakın boşa geçirme. Ömrünü dolu dolu yaşa, bir nefes bile boşluk bırakma! "

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.