Türkiye'de yıllarca masumane şekilde sızdıkları toplumun kılcal damarlarından milletin dini duygularını sömüren Fetullahçı Terör Örgütü'nün kirli yüzü, bedeli ağır olsa da ortaya çıktı. Ancak hala gerek ülkemizde ve gerekse başka yerlerde, Amerikan emperyalizmine hizmet eden ve İslam'ı hedef alan buna benzer şer odaklı oluşumların var oldukları biliniyor. Madem biliniyor o zaman tetikte olmak zorundayız. Çünkü hata yapma lüksümüz yok.
Bu konuda Buhari ve Müslim'in naklettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.): "(Akıllı ve olgun) Mü'min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz." (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63) buyurarak meselenin önemini bize bildirmiştir. Yani akıllı ve olgun mümin, din ve dünya işlerinde sakınılacak şeylerden sakınır, ihtiyatlı, tedbirli ve uyanık hareket eder, bir defa aldatılsa bile gaflete düşüp ikinci defa da aynı hataya düşmez.
İşte bu hafta Yeni Asır'da, TSK'dan emekli Subay Erhan Çalışkan bey ile birlikte hazırladığımız yazı dizisinde bu tehlikeli oluşumlara dikkat çektik. Türkiye'de FETÖ ihanet çetesi başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesindeki aralarında şaşırtıcı derecede ortak benzerlik bulunan örgütlerden olan İspanya'da Opus Dei, Güney Kore'de Moon, Pakistan'da Tahirül Kadri, Irak'ta Kesnizani, Çin'de Falun Gong ve Endonezya'da Persyarikatan Muhammediye gibi "tarikat" ve "cemaat" adı altındaki oluşumları mercek altına aldık. Amerikan emperyalizmini küreselleştirmeyi hedefleyen üst aklın yönetimindeki istihbarat mekanizmalarıyla işbirliği içindeki sözde cemaat ve tarikat adı altındaki oluşumları konu alan yazı dizimiz, hala bu şer güçlerin peşinden gidenler varsa inşallah onların gaflet uykusundan uyanmasına vesile olur.
MÜNAFIKLIK ALAMETİ
Peki bu ihanet çetesi FETÖ, zamanı geldiğinde kurşun sıktığı, başına bomba yağdırdığı, üzerine tank sürdüğü bu milletin içinde bu toplumda nasıl yer buldu? Geldiğimiz bu noktada artık bu sorunun cevabını çok iyi biliyoruz. Toplumumuzun dini duygularını, hoşgörüsünü çok iyi analiz eden ve ABD istihbarat mekanizması tarafından özellikle seçilen FETÖ ihanet çetesi, faaliyetlerini yürütürken uzun yıllar boyu "diyalog", "hoşgörü", "sevgi" gibi kilit kavramları kullandı. Toplum nezdinde "bizden biri" algısını yerleştirdi. Fakat zaman içerisinde Allah'ın yardımıyla bu münafık yapılanma, feraset sahibi Müslüman toplumun gözünden kaçmadı. Kuran-ı Kerim'de münafıklar hakkında inen bir ayette "Kesinlikle sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir. Fakat onlar korkudan ödleri patlayan bir topluluktur." (Tevbe/56) buyurularak Müslümanlar uyarılmıştır.
İslam dinine inanmadığı halde inanmış gibi görünenlere verilen bir sıfat olan Münafıklığın en büyük alametlerinden biri de emanete hıyanet etmektir. Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) (Münafığın üç alameti vardır: Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete hıyanet eder.) (Buhari) buyurmuştur. Hain FETÖ bu hadisteki tüm özellikleri taşıyan alçak bir yapılanma olduğunu göstermiştir. Hem İslam adına hareket ettiğini söyleyerek, "dinlerarası diyalog" zırvasıyla devşirme harekatına geçen hem de ele geçirdiği kurumlarda ajanlık faaliyetlerini yürüterek ihanet içine giren bu terör örgütü en kanlı yüzünü ise 15 Temmuz hain darbe girişiminde gözler önüne sermiştir.
Bizlere düşen dinimizi iyi öğrenip Kuran ve sünnet yolundan ayrılmamak, dini istismar edenlere izin vermemek ve uyanık olmaktır. Üstad Necip Fazık Kısakürek'in "Gençliğe Hitabe" adlı eserindeki "Zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik" mısralarını dikkatinize sunarak yazıma son verirken tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize minnet ve şükranlarımı sunuyorum.