Bildiğiniz gibi yerel seçimleri geride bıraktık. Seçildikleri il ve ilçelerin belediye başkanı olan isimler de mazbatalarını alarak göreve başladığına göre artık önümüzde kesintisiz 5 yıllık bir icraat ve hizmet dönemi bulunuyor. Bu vesileyle benim de yöneticilere acizane bazı tavsiyelerim olacak.
Öncelikle belediye başkanları, göreve başlar başlamaz parti rozetini bir kenara bırakmalı. Mutlaka büyük bir çoğunluğu zaten bunu yapıyor ancak yine de hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Başkanların seçildiği il ve ilçede kendisine oy veren vermeyen herkese parti ayrımı gözetmeksizin eşit hizmet götürmek adına bunu mutlaka yapmalıdır. Kentin en ücra köşesindeki bir vatandaş ile en lüks semtte oturan bir vatandaşa sunulan hizmetin eşit olması en çok beklenen konuların başında geliyor. Aynı duyarlılık içinde İstiklal Şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'un "Kenar-ı Dicle'de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer'den Onu" vecizesini bence belediye başkanları tablo yapıp odasının bir köşesine asmalı.
SEVGİ VE HOŞGÖRÜ
Başka bir konu da, şehirleri yöneten belediye başkanlarının kibirli olmaması...
Çünkü kibir insanı bitiren en büyük hastalıktır. Seçilene kadar halkın içinde olup oyları aldıktan sonra halkı unutan değil gerçekten aynı samimiyet içinde göreve devam eden yöneticiler, gönüllerde taht kurmayı başarabilir. Çünkü bizim kültürümüz Yunus Emre ve Mevlana gibi gönül dostlarının ilham esintisiyle gelişerek bugünlere kadar gelmiştir. Onun için bu sevgi ve hoşgörü felsefesini elden bırakmadan insanları iyiliğe ve güzelliğe çağıran Mevlana'nın sözlerini düstur edinerek Yunus'un diliyle "Yaradılanı severiz Yaradan'dan ötürü" anlayışıyla hareket edilmeli. Rotasını "Halka Hizmet, Hakk'a Hizmet" prensibine çeviren yöneticiler, her yaptığı hizmeti bir ibadet bilinciyle yaparak böylece hem Allah'ın rızasını kazanır hem de bulunduğu kentte rahmet ve berekete vesile olur. Bu da çok büyük bir nimettir.
SORUMLULUK BİLİNCİ
Biz inancımız gereğince yolda yürürken gördüğümüz küçük bir taşı bile kimsenin ayağına takılmaması için kaldırıp kenara koyarız. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ifadesiyle 'kıyamet bile kopsa elindeki fidanı dikecek' bilinciyle hareket ederek bize emanet edilen evrende ekolojik dengeyi bozmamak için azami gayret göstermeye çalışırız. İşte bu bilinçle hareket eden bir toplumun bireyleri olan kent yöneticilerinin de aynı duyarlılık içinde hareket etmeleri en küçük ilçeden başlayarak tüm ülkeyi mamur edecektir.
Nasıl ki Allah'ın bize emanet ettiği başta bedenimiz olmak üzere ailemize, akrabalarımıza ve yakınlarımıza karşı sorumluluklarımız varsa yaşadığımız kente ve ülkeye karşı da sorumluluklarımız olduğunu unutmamalıyız. Mutlaka her kentin beklediği birçok hizmet var. Bu eksiklikleri önemlilik sırasına göre dizerek bir an önce hizmete koyulan ve "ben değil biz varız" anlayışıyla 5 yıllık sürede bir anını bile boş geçirmeden hizmeti şiar edinen belediye başkanları görmek istiyoruz.