Birçok türü olmasına rağmen amneziyi genel olarak bilgi ve anıların unutulması şeklinde tanımlayabiliriz. Yani hafıza kaybından bahsediyoruz. Elbette bunu yapan birçok neden söz konusu. Metabolik veya damar sistemine bağlı hastalıklar ile kafa travmaları hemen akla gelir. Geçici ve giderek ilerleyici olabildiği gibi, bu duruma yol açan faktörlere göre anterograd, dissosiyatif, retrograd ya da infantil tiplerine özgü farklılıklar içerir. Unutma ve hatırlamanın işlevleri arasında olduğu beyin ise esas olarak serebrum, beyin sapı ve beyincik bölümlerinden müteşekkildir; sadece bilinç değil, başta duyu organları olmak üzere vücudun çoğu aktivitesini kontrol eder.
1854 YILINDA KULLANILDI
Bu noktada zihin-beden tahayyülü, asırlardır insanlığın ve özellikle felsefecilerin ele aldığı konuların başında gelmiştir. Bilinç nasıl oluşur? Fiziksel organik bir yapı olan beyin dokusu, başta düşünce olmak üzere bilinç katmanlarını nasıl meydana getirir? Soruları hep araştırıla gelmiştir. Özellikle beynin yaklaşık yüzde birini oluşturan kortekse odaklanan bu fonksiyonları ele alırken bilinçaltı ve ruh gibi kavramlara hiç girmiyorum bile! Bu noktada günümüz uygarlığının başat özelliği olan dijitalleşme sürecinin geldiği noktada, sıradan insanın bir günde etkileşimde kaldığı sanal spektrumun muhatabı elbette beyin olmakta, dolayısıyla da bir tür bilgi (doğru ya da yanlış) bombardımanına maruz kalmaktadır. Bunu, günümüz trendleri 'bilgi obezitesi' şeklinde kavramsallaştırmışlardır (Infobesity). Hatta birçoklarımız, bu etkileşimin verdiği olumsuz yükten arınmak için, 'dijital detoks' denilen dijital ekosistemden arınma dönemlerini yaşamlarının periyodik bir parçası haline getirmişlerdir. Çünkü devam etseler 'tepkisiz bir ruh' haline yani ambale olacaklarının farkındadırlar. Hatta bunun için de uydurulan bir terim var: Decision Paralysis... Yani dijital ortamdan alınan aşırı bilginin bireyleri karar verme süreçinde bloke etmesi, bilgi değerlendirme yetilerinin yok olması ya da azalması vs.
Bugünlerde yapay zeka tabanlı gelişmeleri hayretle izleyen insanlık, birkaç on yıl önce, her çalışma masasına yerleşmiş bilgisayar ortamının hayalini kurmaktaydı. Ama gelinen noktada oluşan yeni çağın dijital gereçleri, insanı tanımlayan bazı yeteneklerin ortadan kalkmasına yol açmış görünüyor. Bu gelişmeleri yakından izleyen Oxford Sözlüğü gibi kimi kurumlar, 2024 yılını tanımlayan bir sözcük ya da kavram olarak beyin çürümesi şeklinde çevrilebilecek 'brain rot'u seçmiş durumda. Gerçi bu sözcükler yeni sayılmaz, ilk kez Henry David Thoreau kullanmış, üstelik 1854 yılında!
METALİK KOREZYON
İronik bir şekilde, yaşadığı dönemde patatesleri etkileyen bir salgının bitkide çürüme yarattığına atıfla, bir ütopya kitabı olan "Walden"i yazar ve o kitapta, "Ülkede patates çürümesini önlemek için tüm ülke ayakta, ama beyin çürümesi kimsenin umurunda değil" mealinde cümleler yazar! Aşırı bilgi yükü içindeki günümüz insanının beynindeki bozulmayı, yüzyıllar önce, çok az bilgi alınması sonucu olacağını öngördüğü bir durumu tanımlamak için kullanan Thoreau, günümüze ışınlansa sanırım daha farklı bir sözcük yaratırdı. Gerçi bazı kimyasallar dozunda kullanıldığında tedavi amacıyla kullanılırken aşırı dozlarda zehirli (toksik) olup insanı öldürdüğü hepimizin malumu! Brain Rot için sanki popüler bir tanımlama şeklinde bir düşünce geliştirmişseniz yanıldığınızı hemen söyleyebilirim: Başta Amerikan Boston Children's Hospital akademisyenleri olmak üzere birçok üniversite ve tıp merkezinde bu konu ile ilgili çalışmalar yapılıyor ve yayınlanıyor... İlk modern bilgisayarı, ENIAC isminde, John Mauchly ve J. Presper Eckert, 1940'lı yıllarda geliştirmişlerdi. Gelinen noktada 'bilgi sayan' bir cihaz sisteminin insanı zehirleyen bir bozulumaya yol açacağını kim tahmin edebilirdi ki! Günümüz insanının Facebook, Instagram, X, TikTok şeklindeki çevrimiçi içeriklerin aşırı tüketimi sonrası ortaya çıkan beyin aktivitelerinin olumsuz etkilenimi ve zihnin az ya da çok bozulmasını tanımlayan 'brain rot' için henüz tüm sözler söylenmiş değildir. Bu konuda durum tespiti yapmak için insanlık erken bir evrede. Sibernetik, nanoteknoloji, DNA Rekombinant teknolojisi, yapay zeka ekosistemi tam olarak kurulup organikinorganik insan evrimi tamamlandığında, bu konu bir bütün olarak ele alınabilecektir kuşkusuz. O zaman geldiğinde, yüzyıllardır tartışılan bilinç ile beyin birlikteliği belki de birbirinden tamamen ayrılır ve organik çürüme yerine metalik korezyondan bahsedilir!